Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Başlayın- Antidepresan Nedir?
- Antidepresan Çeşitleri
- Antidepresan Kimlere Verilir ve Hangi Psikiyatrik Rahatsızlıklar İçin Kullanılır?
- Antidepresan Ne Zaman Etki Eder?
- Antidepresanların Tarihçesi
- Türkiye'de En Çok Kullanılan Antidepresanlar Hangileridir?
- En Etkili Antidepresan Hangisidir?
- Antidepresan Yan Etkileri
Antidepresan Nedir?
Antidepresan ilaçlar, depresyonda görülen kimyasal dengesizlikleri iyileştirerek depresyon belirtilerinin azaltılması için kullanılan ilaçlardır. Bunu, beyindeki nörotransmitter denilen kimyasal iletilerin dengesini sağlayarak yaparlar. Depresyon, hayata dair mutsuzluk, huzursuzluk, motivasyon eksikliği, amaçsızlık ve bitkinlik gibi yoğun semptomlar ile karakterize psikiyatrik bir rahatsızlıktır.
Bu ilaçlar, beyindeki bazı enzim veya reseptörleri inhibe ederek veya geri alımını bloke ederek nörotransmitterlerin aktivitesini artırırlar. Bu nörotransmitterler arasında dopamin, norepinefrin ve serotonin gibi depresyon gelişmesine katkıda bulunan nörotransmitterler bulunur.
Antidepresan ilaçlar çeşitli türlerde ve dozlarda bulunabilir, gerekli görüldüğü durumlarda bir psikiyatrist tarafından reçete edilir. Özellikle psikoterapi ile bir arada kullanıldığında kişinin yaşam kalitesini görünür ölçüde artırabilir. Bu mekanizmalar sayesinde antidepresan ilaçlar klinik pratikte sıkça tercih edilen çözüm yöntemleri arasındadır.
Antidepresan Çeşitleri
1. Seçici Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRI)
Depresyon ve kaygı bozukluklarının tedavisinde sıkça başvurulan bir tür antidepresan ilaç sınıfıdır. Bu ilaçlar, beyindeki serotonin adı verilen kimyasalın geri alımını önleyerek serotonin seviyesini artırır. Serotonin, duygusal durumu ve birçok biyolojik faktörü etkileyen bir nörotransmitterdir.
Yaygın SSRI ilaçları arasında fluoksetin, citalopram, essitalopram ve paroksetin bulunur.
2. Seçici Serotonin Norepinefrin Geri Alım İnhibitörleri (SSNRI)
Bu ilaçlar hem serotonin hem de norepinefrin adlı nörotransmitterlerin geri alımını önleyerek bu kimyasalların seviyelerini yükseltir. Serotonin duygusal durumu etkilerken norepinefrin enerji düzeyini ve dikkati düzenler.
Yaygın SSNRI ilaçları arasında venlafaksin, duloksetin ve desvenlafaksin yer alır.
3. Seçici Norepinefrin Dopamin Geri Alım İnhibitörleri (NDRI)
Bu ilaçlar hem norepinefrin hem de dopamin nörotransmitterlerinin geri alımını engelleyerek bu kimyasalların seviyelerini artırır. Norepinefrin enerjiyi düzenlerken dopamin ödül ve zevk ile ilişkilidir.
Bupropion gibi ilaçlar bu gruba örnektir. Özellikle diğer antidepresan ilaçlarının yan etkilerine fazla duyarlılık gösteren kişilerde bir profesyonelin gözetiminde NDRI ilaçlarına başvurulabilir.
4. Trisiklik Antidepresanlar (TCA)
Bu ilaçlar hem serotonin hem de norepinefrin geri alımını engelleyerek bu kimyasalların seviyelerini artırır. Ayrıca bazı reseptörleri bloke ederek etki gösterirler ancak yan etkileri güncel antidepresanlara kıyasla daha fazla olabileceği için genellikle ilk tercih edilen ilaçlar arasında yer almaz.
Amitriptilin, amoksapin ve desipramin gibi ilaçlar TCA kategorisinde yer alır.
5. Monoamin Oksidaz İnhibitörleri (MAOI)
Bu ilaçlar, beyindeki monoamin oksidaz adı verilen bir enzimi etkisiz hale getirerek serotonin, norepinefrin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin parçalanmasını azaltır. Böylece bu kimyasalların seviyesinin artmasında etkili olarak duygudurumun iyileşmesine katkı sağlar. MAOI ilaç grubunun diğer ilaçlarla potansiyel etkileşimi daha fazladır, genellikle diğer ilaçlar etkisiz kaldığında düşünülür.
Fenelzin ve tranilsipromin gibi ilaçlar bu kategoriye girer.
Antidepresan Kimlere Verilir ve Hangi Psikiyatrik Rahatsızlıklar İçin Kullanılır?
Antidepresan ilaçlar, bir uzman tarafından gerekli görüldüğü durumlarda psikiyatrik bozukluklar için reçete edilebilir. Antidepresanların tedavisinde kullanıldığı rahatsızlıklar genel olarak şunlardır:
- 1. Majör Depresif Bozukluk (Depresyon)
- En yaygın kullanım alanlarından biri majör depresif bozukluk olarak da bilinen depresyon semptomlarıdır. Depresyon; düşük ruh hali, enerji eksikliği, ilgi kaybı, uyku ve iştah sorunları gibi belirtilerle kendini gösteren psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Depresyon ile mücadelede psikoterapi ve antidepresan kullanımı bir arada etkili bir çözüm seçeneği olabilmektedir.
- 2. Anksiyete Bozuklukları
- Bazı antidepresanlar, anksiyete bozukluklarında da kullanılabilir. Özellikle seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) ve serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'lar) gibi ilaçlar, hem depresyon hem de anksiyete semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Anksiyete bozuklukları arasında sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu ve panik bozukluk (panik atak) yer alır.
- a. Sosyal Anksiyete Bozukluğu
- Sosyal durumlardan kaçınma ve toplum içinde yaşanan yoğun kaygı ile karakterizedir. Topluluk önünde konuşma gibi sosyal durumlarda yoğun anksiyete yaşayan kişilerin iyileşme sürecinde antidepresanlar etkili olabilir.
- b. Panik Bozukluk
- Panik bozuklukta beklenmedik ve şiddetli panik ataklar deneyimlenir, bu ataklar bir beklenti kaygısını da beraberinde getirebilmektedir. Panik bozukluk (panik atak) tedavisinde antidepresanlar yardımcı olabilir.
- 3. Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)
- Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) tekrarlayıcı, rahatsız edici duygu ve düşünceler ve bunlara eşlik eden kompulsiyonlar ile karakterize psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Zorlayıcı davranışlarla belirgin olan bu bozukluğun tedavisinde antidepresanlar kullanılabilir.
- 4. Yeme Bozuklukları
- Kişinin yemek yeme, beden algısı, beden memnuniyeti ve kilosuna dair duygu ve düşüncelerindeki saplantılar yeme bozuklukları ile ilişkili olabilmektedir. Bulimia nervoza ve anoreksiya nervoza gibi yeme alışkanlıklarıyla ilgili sorunların iyileşme sürecinde de antidepresanlar kullanılabilir.
Antidepresan Ne Zaman Etki Eder?
Antidepresanlar, her kişi için aynı ölçüde etkili olmayabilir. Bazı kişiler belirli bir antidepresan türüne veya hiçbir antidepresana cevap vermeyebilir. Bazıları kısmi bir yanıt alabilir veya iyileşme döneminden sonra semptomları yeniden ortaya çıkabilir.
Bazı durumlarda en iyi sonuçları elde etmek için birkaç farklı antidepresan denemek veya ilaç kullanımını diğer tedavilerle birleştirmek gerekebilir. Bu nedenle kullanan kişiler antidepresan tedavisinin sonuçlarına sabırlı ve gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmalı, ilerlemeleri ve beklentileri düzenli olarak doktorlarıyla paylaşmalıdır.
Peki antidepresan ne zaman etki eder?
Antidepresan ilaçların etkileri genellikle 1 ila 3 hafta arasında görülmeye başlar. Bu süreçte kişinin uyku kalitesi, iştah durumu, duygusal durumu ve sosyal işlevselliği iyileşir.
Antidepresan kullanımında ilacın dozu ve kullanım süresi kritik öneme sahiptir. İlacın etkinliğinin değerlendirilmesi için en az 4 ila 6 haftalık bir zaman diliminin geçmesi gerekir. Bu zaman dilimi içinde istenen sonuçlar elde edilemezse farklı bir etki mekanizmasına sahip başka bir ilaç denenebilir.
Daha önceden kişi veya aile fertleri tarafından kullanılmış ve olumlu sonuç vermiş antidepresan ilaçlar öncelikli olarak tercih edilebilir.
Antidepresan ilaca yanıt vermediği görülen kişilerin bir kısmında ilacın yeterli dozda ve sürede kullanılmadığı saptanmıştır. Bu gibi durumlarda ilaçlara yanıtsızlığın altında subklinik hipotiroidi gibi durumlar veya inme gibi serebrovasküler olaylar gibi dahili diğer rahatsızlıklar da olabilir.
Antidepresan ilaca olumlu yanıt verildiğinde, iyileşmeden sonra 6 ila 12 ay arasında ilaç kullanımına devam edilmesi gereklidir. Bu süre sonunda ilaçların dozu kademeli olarak azaltılmalı ve en sonunda tamamen kesilmelidir. İlaçların başlanması, artırılması, değiştirilmesi, azaltılması ve kesilmesi gibi tüm süreçlerde psikiyatri hekimi tarafından düzenli takip gerekmektedir.
Antidepresan İlaçlar Nasıl Etki Eder?
Antidepresanların birçoğu beyindeki kimyasal maddelerin düzeyini değiştirerek etki eder. Monoaminerjik nörotransmisyon aracılığıyla etki gösterirler ve tüm antidepresanlar, nöronların presinaptik ve postsinaptik reseptörleri ile nörotransmitter taşıyıcıları yoluyla etki ederler.
Antidepresanların sinapslarda ilk etkileri oluşturduğu ve bunun da hücre içi iletimleri ve ikincil haberci yollarını etkilediği bilinmektedir. Bu etkiler neticesinde antidepresanlar beyindeki nörotransmitterlerin (serotonin, norepinefrin, dopamin) düzeylerini değiştirirler.
Örneğin, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar), serotonin düzeylerini yükselterek çalışırlar. Bu nörotransmitterlerin beyindeki nöronlar arasındaki iletişimi sağladığı düşünülmektedir.
Antidepresanların bu nörotransmitter seviyelerini düzenleyerek beyindeki iletişimi iyileştirmesinin depresyon semptomlarının hafiflemesine katkı sağladığı düşünülmektedir.
Antidepresanlar Her Zaman İşe Yarar Mı?
Antidepresan kullanımı bazı kişilerce tedaviye yeterince iyi yanıt vermeyebildiği gibi, hiç de yanıt vermeyebilir. Depresyon, farklı bireylerin benzer çözüm seçeneklerine farklı yanıt vermesine neden olan bir durumdur ve herkesin süreçteki deneyimi farklıdır.
İlaca dirençli klinik semptomlar ortaya çıkabilirken bazı durumlarda depresyonun yanında başka sağlık problemleri de tedaviyi güçleştirebilir.
Antidepresan ilacın etki etmemesinin nedenleri arasında aşağıdaki faktörler yer alabilir:
- Yanlış tanı
- İlacın yetersiz dozda verilmesi
- İlacın yan etkileri
- İlaç ile uyumun yetersiz olması
- İlacın yanlış şekilde kullanılması
- İlacın etkisinin yetersiz kalması
- Tedavinin yeterince uzun sürmemesi
Bu nedenlerin yanı sıra kişinin yaşam biçimi, stres düzeyi, sosyal destek, genetik faktörler ve diğer tıbbi durumlar da ilacın etkisini etkileyebilir.
Antidepresan kullanımında başarısızlık olması halinde sürecin gözden geçirilmesi ve hem tanının hem de seçilen ilacın yeniden değerlendirilmesi gereklidir. Ayrıca tedaviye uyumu artırmak ve yanıtı iyileştirmek için ilaca başladıktan sonra sık aralıklarla kişinin durumunu izlemek gerekir.
Antidepresanların Tarihçesi
1952 yılında Dr. Max Lurie ve Harry Salzer, tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniazidi depresyon tedavisinde test etmişler ve bu ilacın etkileri için "antidepresan" terimini kullanmışlardır.
Ancak 1961'de izoniazidinin ölümcül karaciğer hasarına neden olabileceği anlaşılmış ve kullanımı sona erdirilmiştir. 1958'de ise ilk MAOI olan iproniazid ve imipramin gibi bileşiklerle antidepresan araştırmaları başlamıştır.
1961 ile 1980 arasında antidepresanların yaygın kullanımının artmasıyla birlikte MAOI ve trisiklik antidepresanlar ilaç endüstrisinde öne çıkmıştır. 1987'de ise Prozac (fluoksetin) adlı SSRI ilacı, depresyon tedavisinde önemli bir etki göstererek piyasaya sürülmüştür.
Bu dönemde sertralin (1991), paroksetin (1992) ve sitalopram (1998) gibi diğer SSRI ilaçları da kullanıma girmiştir. Aynı dönemde norepinefrini hedef alan bir başka ilaç sınıfı olan SSNRI da venlafaksin (1993) ve nefazodon (1994) gibi ilaçlarla doğmuştur.
2000 yılından sonra antidepresan patentlerinin sona ermesiyle birlikte FDA (Food and Drug Administration), önceki ilaçların antidepresan tedavisi için kullanımını onaylamıştır. Mirtazapin (2002), bupropiyon (2006) ve aripiprazol (2007) gibi ilaçlar da bu dönemde yeniden ruhsatlandırılmıştır.
Günümüzde majör depresif bozukluk farmakoterapisi genellikle monoterapiye odaklanmış durumdadır ancak yeni antidepresanlar beyindeki diğer reseptörleri, örneğin N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörlerini veya melatonin yolaklarını hedefleyerek gelişmektedir.
Antidepresanların ruh hali üzerindeki etkilerinin tam mekanizmaları hala tam olarak anlaşılmamış olup çoğu antidepresanın monoaminerjik nörotransmisyonu ve hücresel sinyal yollarını etkilediği düşünülmektedir.
Tüm antidepresanlar, presinaptik ve postsinaptik reseptörleri ve nörotransmitter taşıyıcılarını etkileyerek işlev gösterirler. Bu etkileşimler, nörotransmitter konsantrasyonunu presinaptik nöron içinde veya sinaptik aralıkta değiştirerek etki eder. Bu etkiler, postsinaptik nöronlardaki sinyal iletimine ve ikincil hücresel sinyallemeye yansır. Bu süreçler sonucunda antidepresanlar sinir ağlarının yeniden şekillenmesine olanak tanıyarak nörojenezi teşvik edebilirler.
Türkiye'de En Çok Kullanılan Antidepresanlar Hangileridir?
Türkiye'de en çok kullanılan antidepresanlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) olarak bilinen gruptur. Türkiye'de en çok kullanılan SSRI'lar şunlardır:
- Fluoksetin (Prozac)
- Sertralin (Lustral)
- Paroksetin (Paxil)
- Esitalopram (Cipralex)
- Fluvoksamin (Faverin)
En Etkili Antidepresan Hangisidir?
En etkili antidepresanın ne olduğuna dair net bir cevap bulunmamaktadır. Bu durum, antidepresanların özelliklerinin, avantajlarının ve dezavantajlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Ayrıca depresyonun altında yatan nedenler, türü, şiddeti ve depresyona eşlik eden sağlık sorunları her bireyde farklılık gösterir. Bu yüzden en iyi antidepresanı belirlemek için kişinin kişisel durumu, tercihleri ve yanıtı göz önünde bulundurulmalıdır.
Antidepresan Yan Etkileri
Antidepresanların, kullanıcıların fiziksel ve zihinsel sağlığını etkileyebilecek potansiyel yan etkileri bulunmaktadır. Bu yan etkiler, bazı durumlarda yaygın ve hafif seyrederken bazen nadir ve ciddi de olabilir.
Yan etkiler antidepresan türüne, dozuna, tedavi süresine ve bireysel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Vücut ilaca alıştıkça bazı yan etkiler zamanla düzelme eğilimi gösterebilirken diğerleri devam edebilir veya şiddetlenebilir. Bu nedenle tedavi süreci boyunca yan etkilerin izlenmesi ve düzenli olarak bir doktora danışılması büyük önem taşır.
SSRI ve SNRI'ların Yan Etkileri
SSRI'lar ve SNRI'lar, genellikle depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde ilk tercih edilen ilaçlardır. SSRI ve SNRI'ların yaygın yan etkileri şunlar olabilir:
Sindirim Sistemi Sorunları
Bulantı, kusma, ishal veya kabızlık gibi sindirim sistemine ait semptomlar. Bu semptomlar, bağırsaktaki serotonin reseptörlerinin uyarılmasından kaynaklanabilir ve genellikle tedaviye başladıktan veya doz ayarlamalarından sonra zaman içinde azalma gösterirler.
Baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk veya uykusuzluk gibi şikayetler. Bu belirtiler, beyin kimyasındaki veya kan basıncındaki değişikliklerden kaynaklanabilir ve zamanla veya ilacın farklı saatlerde alınmasıyla hafifleyebilir.
Cinsellikle İlgili Sorunlar
- Cinsel işlev bozukluğu
- Libido azalması
- Orgazma ulaşmada zorluk
- Erektil disfonksiyon
Bu tür etkiler SSRI'ların ve SNRI'ların en yaygın ve kalıcı yan etkilerindendir ve kullanıcıların yaklaşık %70'ini etkiler. Bu tür etkilerle başa çıkmak için ilaç değişiklikleri veya ek tedavi yöntemleri denenebilir.
Kilo ve İştah Değişimleri
Kilo artışı; iştah artışı, metabolizma hızının azalması veya hormonal değişikliklere bağlı olarak meydana gelebilir. Bu etki fiziksel sağlık ve öz güveni olumsuz etkileyebilir. Kilo artışını önlemek veya yönetmek için beslenmeye dikkat etmek, egzersiz yapmak veya alternatif ilaç seçeneklerini değerlendirmek gerekebilir.
TCA'ların Yan Etkileri
TCA'lar ise genellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen şiddetli depresyonun tedavisinde kullanılır ve günlük pratikte kullanımları yan etkileri nedeniyle azalmıştır. TCA'ların yaygın yan etkileri ise şunlar olabilir:
Ağız kuruluğu, bulanık görme, kabızlık veya idrar tutamama gibi semptomlar. Bu tür semptomlar asetilkolin etkisini bloke eden antikolinerjik etkiden kaynaklanabilir ve zamanla veya uygun yöntemlerle hafifleyebilir.
Uyuşukluk, baş dönmesi veya düşük tansiyon gibi belirtiler. Bu semptomlar TCA'ların antihistaminik etkisi sonucu ortaya çıkabilir ve bu durum uyanıklık düzenini ve kan basıncını etkiler. Bu etkilerin yönetimi için doktorun önerilerine uygun şekilde hareket etmek önemlidir.
Bu yan etki bilgileri, antidepresanların kullanımında dikkat edilmesi gereken önemli faktörleri vurgulamaktadır. Yan etkilerin izlenmesi ve doktorun önerdiği şekilde tedaviye devam edilmesi son derece kritiktir.
Antidepresan Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Antidepresanlar; farklı ilaçlar, takviyeler, bitkisel ürünler, alkol ve yasa dışı uyuşturucularla öngörülemeyen ve potansiyel olarak zararlı etkileşimlere girebilir. Bu tür etkileşimler, antidepresanın etkinliğini azaltabilir, yan etki riskini artırabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Bu sebeple kullanıcılar, doktorları ve eczacıları ile aldıkları veya almayı düşündükleri tüm maddeleri paylaşmalı ve antidepresan tedavisi sırasında nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda tavsiyelere uymalıdır.
Antidepresan kullanımına başlama döneminde olduğu gibi ilacı bırakma sürecinde de bir psikiyatrist veya uzman gözetiminde yavaş yavaş dozu bırakacak şekilde tedaviyi bitirmek oldukça önemlidir. Antidepresanı birden bırakılırsa yoksunluk sendromu ortaya çıkabilir, semptomlar tekrar edebilir veya yoğun kaygı durumu ortaya çıkabilir.
Hamilelik ve Emzirme Döneminde Antidepresan Kullanımı
Antidepresanlar, anne karnındaki fetüs veya emzirilen bebekler üzerinde düşük doğum ağırlığı, erken doğum, yoksunluk belirtileri veya davranış sorunları gibi etkilere neden olabilir. Ancak tedavi edilmemiş depresyonun da anne ve çocuk için olumsuz sonuçları olması muhtemeldir.
Bu nedenle hamilelik ve emzirme dönemlerinde antidepresan kullanımının riskleri ve faydaları doktor ile detaylı şekilde tartışılmalı ve alternatif tedavi yaklaşımlarının avantaj ve dezavantajları düşünülmelidir.
Çocuklar ve Ergenlerde Antidepresan Kullanımı
Antidepresanlar genellikle 18 yaşın altındaki çocuklar ve ergenlerde daha az sıklıkla kullanılır çünkü bu yaş grubunda intihar düşünceleri ve kendine zarar verme davranışları riskini artırabilir. Ancak bazı durumlarda diğer tedavilere yanıt vermeyen ciddi veya dirençli depresyon vakalarında antidepresan faydalı olabilir.
Bu nedenle çocuklar ve gençler için antidepresan tedavisine başlamadan önce bir çocuk ve ergen psikiyatristine mutlaka danışılmalı ve psikiyatrik durumunun ilerleyişi veya intihar düşüncesi belirtileri açısından danışanın durumu yakından izlenmelidir.
Antidepresan Yoksunluk Sendromu
Bir uzman kontrolünde antidepresan kullanımına başlamak psikiyatrik bozukluklar için oldukça etkili olabilmektedir. Peki antidepresan nasıl bırakılır? Antidepresan bıraktıktan sonra yan etkileri ne zaman geçer?
Antidepresanlar tıbbi gözetim olmadan aniden kesilmemelidir çünkü yoksunluk semptomlarına yol açabilirler. Bu semptomlar grip benzeri etkiler, baş dönmesi, mide bulantısı, baş ağrısı, sinirlilik, anksiyete, uykusuzluk ve elektrik çarpması hissini içerebilir.
Bu nedenle antidepresan kullanımını kesmeden veya azaltmadan önce mutlaka bir doktora danışılmalı ve yoksunluk semptomlarını en aza indirmek için doktorun önerdiği şekilde kademeli bir azaltma süreci izlenmelidir. Kademeli azaltma süreci ile antidepresan yoksunluk sendromunun daha kısa ve daha az yoğun yaşanması mümkün olabilir.
Kaynakça
- Bjarnadottir, A. (2018, 4 Aralık). A guide to common antidepressant side effects. https://www.healthline.com/health/antidepressant-side-effects sitesinden alındı.
- Cautions - Antidepressants. (2021, 4 Kasım). https://www.nhs.uk/mental-health/talking-therapies-medicine-treatments/medicines-and-psychiatry/antidepressants/considerations/ sitesinden alındı.
- Örsel, S. (2004). Depresyonda tedavi: Genel ilkeler ve kullanılan antidepresan ilaçlar. Klinik Psikiyatri, 4, 17-24.
- Varhan, B. (2021). Antidepresan kullanan hastaların tanıları ve kaçıncı kez antidepresana başladıklarının araştırılması (Uzmanlık tezi). T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
- Willner, P., Scheel-Krüger, J., & Belzung, C. (2013). The neurobiology of depression and antidepressant action. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 37(10), 2331-2371.
- Yüzbaşıoğlu, D., Yılmaz, E. A., & Fatma, Ü. (2016). Antidepresan ilaçlar ve genotoksisite. TÜBAV Bilim Dergisi, 9(1), 17-28.