Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Başlayın- Beklentilerimiz Hayatımızı Nasıl Şekillendirir?
- Pygmalion Etkisi (Rosenthal Etkisi) ve Kendini Gerçekleştiren Kehanet
- Beklentiler “Normal” midir? Neden Beklenti İçine Gireriz?
- Gerçeklik Zemini: Beklentilerimiz Gerçek mi?
- Beklentilerin İlişkili Olduğu Faktörler
- Beklentilere Yönelik Farkındalık Kazanmak: Beklentiler Nasıl İşimize Yarar?
Beklentilerimiz Hayatımızı Nasıl Şekillendirir?
Sırf orada olmasının imkânsız olduğunu düşündüğünüz için gözünüzün önünde olmasına rağmen aradığınız bir eşyayı fark etmediğiniz olur mu? Bir işle uğraşırken ne zaman durumların ters gitmesinden korksanız ardı ardına yaşanan aksilikler gelir mi başınıza? Sizi oldukça heyecanlandıran o buluşma öncesi canınızı sıkan bir sivilce çıkarıp “Korktuğum başıma geldi, sakınan göze çöp batar işte!” diye yakındığınız olur mu?
Kimimiz için tüm bunları yalnızca “kötü şans” faktörüne bağlamak mümkün olsa da gelin bu yazıda sizinle farklı bir perspektiften daha bakalım. Gündelik hayatın içindeki bu örnekleri bir kenara bırakırsak “öyle olmasını bekliyor olma” halinin hayatımıza gerçekten bir etkisi olabilir mi ve bunu bilimsel bir çerçevede açıklayabilir miyiz?
Bu yazıda, bu sorulara cevap arayacak ve aynı zamanda olayların sonuçları hakkında sahip olunan inançları ifade eden1 “beklenti” kavramını genişçe ele alarak kendi hayatımızla ilişkilendireceğiz. Ayrıca beklentilerimize yönelik bir iç-görü yolu açabilmek adına geçmiş-bugün-yarın bağlamına değinecek ve beklentilerimizin işlevselliğine odaklanacağız.
Pygmalion Etkisi (Rosenthal Etkisi) ve Kendini Gerçekleştiren Kehanet
Pygmalion etkisi, kişiler arası beklentilerin etkilerine atıfta bulunur; bir kişinin diğerinden beklentisinin kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşebileceği anlamına gelir2.
Örneğin bir liderin ekip üyelerinin performansıyla ilgili olumlu beklentilere sahip olması gerçekten de daha iyi bir ekip performansına yol açabilir3. Bununla birlikte tam tersi yönünde bir etki de geçerli olabilir, yani ekip üyelerinin liderlerine yönelik olan olumlu algı ve beklentileri de liderin performansına pozitif yönde etki edebilir.
İlk olarak Psikolog Robert Rosenthal’ın ilkokul çocukları üzerine yaptığı çalışmada ele alınan Pygmalion etkisinin gücü (Rosenthal etkisi veya beklenti etkisi de denir); sınıfta, iş yerinde, orduda ve diğer yerlerde performansı artırmanın basit ve etkili bir yolu olarak gösterilmiştir3. Bu etkinin gösterildiği çeşitli yerleri ele alacak olursak Pygmalion'in yönetim alanı, mahkeme salonları ve bakımevleri bağlamındaki etkilerinin araştırıldığını söyleyebiliriz.
Farklı bağlamlarda ortaya çıkan sonuçlarda liderlerin beklentileri yükseltilerek örgütsel etkinliğin artırılabileceği, sanığın suçlu olduğuna inanan hakimler görevlendirilerek jürinin (yargılamanın parçası olan heyet) suçlu yönündeki olumsuz kararının artırılabileceği, bakıcıların beklenti düzeylerinin yükseltilmesiyle de huzurevinde kalanların depresyon düzeylerinin azaltılabileceği gösterilmiştir2.
Pygmalion Etkisi Nasıl Çalışır?
Bu etkinin çalışma mekanizması basitçe şu şekilde açıklanabilir: İnançlarımız ve beklentilerimiz bilinçli zihnimizin farkında olmadığı bir alt düzeyde davranışlarımızı etkileyebilir ve bu etki sonucu tasarladığımız durum tıpkı bir kehanetmişçesine gerçeğe dönüşebilir. İşte tam da bu noktada kendini gerçekleştiren kehanet (self-fulfilling prophecy) dediğimiz fenomene atıf yapılır.
Sonuç olarak belirli tutumlara sahip olarak, olumlu işaretleri görmezden gelip olumsuzları güçlendirerek, beklentilerinize katkıda bulunacak ve güçlendirecek şekilde davranarak inançlarınızı bilinçsizce doğrulayabilirsiniz4.
Örneğin insan ilişkilerinde iyi olmadığınızı düşünüyorsanız farkında olmadan sosyal ortamlara girmekten ve çeşitli ilişkiler kurmaktan kaçınabilirsiniz ya da bir iletişim esnasında etkili konuşamayacağınıza dair olan inancınız zihninize öyle güçlü bir barikat kurar ki odağınız orada takılı kaldığı için gerçekten de nasıl cümleler kurduğunuzu kontrol edemeyebilirsiniz.
Böyle bir örüntüde “iç rahatlığıyla” sosyal becerileri zayıf olan ya da güzel konuşamayan biri olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Sizce de ortada bundan daha karmaşık bir ilişki yok mudur?
Yukarıda da bahsedildiği üzere Pymgalion etkisinin yalnızca olumsuz beklentileri gerçeğe dönüştüren bir kehanet değil, aynı zamanda olumlu beklentileri de gerçekle ilişkilendiren bir fenomen olması dikkat çekidir. Bu etki ile ilişkili olarak kendini gerçekleştiren kehanete ayrıntılı bir örnek olabilecek “Plasebo Etkisi yazımıza da göz atabilirsiniz.
Beklentiler “Normal” midir? Neden Beklenti İçine Gireriz?
Beklentiler elbette normal ve anlaşılırdır. Felsefi bir boyutta bakacak olursak beklentiler, bir bitkinin güneş-su-toprak beklentisi kadar hayatın içindendir, evrendeki akışın ve canlılığın getirdiği bir ihtiyaçtır, doğaldır. Hayattan, diğerlerinden (sınırlar dahilinde) ve kendimizden bir şeyler bekleyebiliriz, hatta anlamlı ve sağlıklı bağlar kurmak için beklemeliyiz de.
Çünkü beklentiler bizi bir yerde motive eder; başarılı olmak istiyorsak/bunu bekliyorsak istikrarlı olmaya güdülenebiliriz veya özel bir ilişki kurmak istiyorsak herhangi bir engelle karşılaştığımızda onarmaya çabalarız.
Bununla birlikte en temelde, dünyanın işleyişi hakkındaki fikirlerimizin kısmen beklentilerimize dayandığını ve bunların deneyimlerimizi iyi ya da kötü şekilde renklendirdiğini söyleyebiliriz. Beklentiler, bir dünya görüşü oluşturmamıza yardımcı olurlar ancak bazı durumlarda bu dünya görüşünü istenmedik şekillerde çarpıtabilirler5.
Gerçeklik Zemini: Beklentilerimiz Gerçek mi?
Beklentiler, gerçekleşecek şeyleri belirlemede önemli bir rol oynayarak amaca yönelik davranışa katkıda bulunabilirken gerçekte olan şey ile olması umulan şey eşleşmediğinde hayal kırıklığına yol açabilir1. Bu yüzden bu konudaki birçok faktörü bir arada değerlendirmek, bunların farkında olmak yararlı olabilir.
Basit düşünelim: Kahve içmek istediğinizde kahve size kendiliğinden gelmez, beklentileriniz istediklerinizi tek başına gerçekleştirmez. İsteyip de hareketsiz kalmak yalnızca hayal kırıklığına zemin hazırlar, hayalin gerçekliğine değil. Kahvenizi yapmak için suyu makineye koyuyor ve düğmeye basıyor musunuz? Yani istekleriniz doğrultusunda herhangi bir adım atıyor ve bunu istikrarlı şekilde sürdürüyor musunuz, bunu değerlendirmek önemlidir.
Çoğumuz yalnızca düşünce gücüyle bir fincan kahvenin önümüzde belirmesinin gerçekçi olmadığının farkında olsak da konu insan ilişkilerine gelince diğerlerinin bizim isteklerimize yönelik davranışlar sergilemelerini beklemenin sonuç vereceği yanılgısına düşebiliyoruz6. Üstelik bunu çoğu zaman karşımızdaki ile hiç konuşmadan yapabiliyoruz, sonuç olarak beklediğimizi alamayınca da içten içe kırılıyor hatta öfkeleniyoruz. Oldukça ilginç değil mi?
İronik olan bir benzeri konu da ayakları yere basmayan beklentiler içine girmektir. Hayal kurmak ve en iyisini gerçekleştirmek için olabildiğince çabalamak işlevseldir fakat “gerçekçi olmayan beklentiler” ile bunları ayıran şey, söz konusu istekler için atabileceğimiz ve mantık çerçevesinde sonuç verebilecek adımların olup olmadığıdır.
Beklentiler ve Çaba
Hedefe ulaşmak için aktif ve gerçekçi bir çaba harcayarak zorlanmak ile ütopik bir şeyin arkasından çırpınıp durmak farklı şeylerdir. Bu yüzden beklentilerin işlevselliği söz konusu olduğunda hem içsel ve dışsal kaynakları hem de içinde bulunulan zamanı, bağlamı ve diğer şartları göz önünde bulundurmak önemlidir.
Bebekler önce emekler, sonra yürür ve bu aşamaları sindirip belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra ancak koşabilirler. Düşe kalka da olsa sonu koşmaya varan yolda aşama aşama ilerlerler. Hayatın akışı ile insanların gelişim dönemlerinin benzerlik gösterdiği yerler vardır; tıpkı hayal ve beklentilerimizi gerçekleştirebilmemiz ile bebeklerin emekleme-yürüme-koşma evrelerinin benzerliği gibi.
Hiç gerçekleşmesi uzun zaman alacak olan ya da gerçekleşmesi için belirli şartların henüz olgunlaşmadığı ve bu yüzden atılacak adımların “kendi kendini” engellediği beklentilere kapılıp “bugününüz” için aktif olarak çabalamaktan kaçındığınız oldu mu?
Beklentilerin İlişkili Olduğu Faktörler
“Tüm dünya, ağzımıza layık büyük bir nesnedir… İnsan, ebediyen beklenti içinde ve ebediyen düş kırıklığı yaşayan bir emici olup çıkmıştır.” der ünlü Psikanalist Erich Fromm. Bu söz beklentilerimizin hayattaki yerini ilgi çekici bir şekilde ifade etmiştir.
Oldukça küçük yaşlardan yetişkinliğe, yetişkinlikten yaşlılığa hayattan hep bir şeyler bekleriz. Beklentilerimiz; gelişim dönemlerine, zamanın ruhuna (zeitgeist) ve bağlama göre değişip şekillenebilir fakat olağan çerçevede süreğenliğini devam ettirir.
Diğer insanlarla ortaklıklarımız olsa da özgün bireyler olmamızın getirdiği farklılıklarla beklentilerimiz de farklılaşabilir fakat hem akıştan hem diğer kişilerden hem de kendimizden bir şeyler bekleriz: ilgi görmek, değerli hissetmek, başarılı olmak, takdir edilmek, ünlü olmak, fit görünmek ve daha birçok şey... Peki beklentilerimizin ilişkili olduğu faktörler nasıl şekillenir?
Beklentiler Nasıl Şekillenir?
Beklentiler; deneyimler, bilişsel süreçler, diğerleriyle iletişim ve kültürel normların bir kombinasyonuyla şekillenir7. Ebeveynlerinin beklentilerini benimseyip güçlü içsel beklentilere dönüştüren çocuklar, doğru ve yanlış konusunda oldukça dogmatik olabilirler, bunları tartışmasız olarak kabul edebilirler.
Bu kişilere göre tıpkı yer çekimi yasasının herkes için geçerli olması gibi belirli şeyler koşul ve zaman fark etmeksizin tüm insanlar için doğru veya yanlış olmalıdır8. Normalde bu katılık, okul yıllarında diğer çocuklarla ortak deneyimler sayesinde yumuşar. Yeterli empatiye sahip çocuklar, dünyayı farklı sosyal çevrelerden ve arka planlardan gelen ve beklentileri farklı olan diğer çocukların bakış açısıyla görmeyi öğrenirler.
Böylece başkalarının beklentilerine duyarlı hale gelir, uzlaşmayı öğrenir ve kurallarla bağlantılı yeni anlaşmalar geliştirirler. Dolayısıyla bu süreçleri takiben bir öz-değerlendirme yaparak ebeveynlerinden miras aldıkları her fikrin doğru olmayabileceğini fark ederler8.
Elbette beklentilerimizin geldiği yer/ilişkili olduğu faktörler konusu bu çerçeve ile sınırlandırılamaz. Yetişkin bir birey, geçmişte özellikle ebeveynlerinden öğrendiği, “normalinin” öyle olduğunu içselleştirdiği ya da yalnızca çocukluğundaki mevcut şartlara uyum sağlamak için kullandığı birçok örüntüyü farklı şekillerde bugüne taşıyabilir ve bu örüntülerin etkileri, neden olduğu beklenti ve eylemler pek de işlevsel olmayabilir (ör: aşırı mükemmeliyetçilik).
Romantik İlişkide Beklentiler
İlişki içinde insanlar arasındaki beklentiler genellikle üstü kapalı ve somut olarak görülmeyen bir sosyal sözleşmeye, yani beklentilerin gerçekten söze dökülmediği zihinsel tasarımlara dayanır.
Beklentilerinizin ve zihindeki bu tasarımsal sözleşmenin detaylarının ne olduğunu bilmeyen birinin beklentilerinizi karşılaması da oldukça zordur. Bu yüzden açık bir şekilde diğerlerinden ne beklediğiniz hakkında konuşmak, ilişkiden tatmin olma şansınızı arttırabilir.
Bununla birlikte yalnızca beklentilerinizi net bir şekilde ifade ettiğiniz için insanlar sizin istediğiniz gibi davranmayabilir9. Bunu da göz önünde bulundurmak ve karşılıklı açık iletişimle beklentileri çift taraflı değerlendirerek bir yol çizmek gerekebilir: dengeli-uzlaşılmış beklentilerle ortak bir yol ya da birbirinden ayrı yepyeni yollar!
Bunların yanında konuyla ilişkili olarak şu da eklenebilir: Partnerinizden olumlu beklentileriniz varsa, onun olabileceği kişiye dönüşmesini sabır ve derin bir inançla desteklerseniz, ayrıca o da sizin için bunu yaparsa ilişki için iyi kazanımlar elde edeceğinizi söyleyebiliriz9. Böylece beklentinin bu gücünden yararlanmak da oldukça heyecan verici olabilir.
Beklentilere Yönelik Farkındalık Kazanmak: Beklentiler Nasıl İşimize Yarar?
İç-Gözlem Yapın ve Duygularınızın Farkında Olun
Duyguların davranışlar üzerinde güçlü bir psikolojik etkisi, beklentilerin ise bu duyguların yönünü değiştirme ve daha faydalı sonuçlara yönlendirme yeteneği vardır. Elimizdeki bu gücü pozitif yönde kullanmak lehimize sonuçlanabilir10.
Zihninizi Boşaltın
Zihninizi metaforik bir bardak olarak düşünün. Bardağımız doluysa bize gelen deneyimi koyacak yerimiz yoktur fakat bazen önümüzde ne olduğunu doğrudan görmek için onu boşaltmak gerekebilir. Ancak bu bardağın içine ne koymak isteyeceğimizi hayal etmeyelim ya da eyleme geçmeyelim demek değil. Yalnızca gerektiğinde onu boşaltabilecek “esnekliği” kazanmak bizi daha umutlu hissettirebilir5.
Dünyayı Bir Çocuğun Merakıyla Keşfedin
Dünyaya bir çocuğun gözüyle baktığımız zaman birçok durum bizim için yepyeni görünecektir5. Karşılaşılan deneyimi beklemiyor olsak da öğrenmenin verdiği heyecanı yaşayabilir ya da süreç içinde hiç beklemediğimiz olumlu kapılar aralayabiliriz. Bazen “beklenmeyen” şeyler de güzel sonuçlanabilir.
Yerleşmiş Fikirlerinizi Gözden Geçirin
Ünlü Filozof Heraklitos, her şeyin değiştiğini “değişmeyen tek şeyin değişim olduğu” sözüyle etkili bir şekilde ifade etmiştir. Toplumsal normlar, kültürel değerler, belirli kalıplaşmış inanışlar var olmaya devam etse de zamanın ihtiyaçlarının değişime uğraması muhtemeldir5.
Bu süregelen inanış ve beklentilerin önemsiz olduğu anlamına gelmez, yalnızca bugün için işlevsel olabilmesi adına daha ortak ve esnek bir zeminde beklentilerimizi şekillendirmeyi gerektirir.
Sahip Olduğunuz Şeylerin Değerini Fark Edin
Beklentilerinizin kusursuz bir şekilde gerçekleşmemesi üzerine odağınızın buna takılı kalması, o anda bulunan olumlu yönleri, hatta gelecekte yakalayabileceğiniz çeşitli fırsatları kaçırmanıza neden olabilir. Var olan şeylerin de bize iyi gelebileceğini unutmamak, onların bu gücünden yararlanmayı bilişsel olarak çarpıtıp “avunmak” olarak algılamamak gerekir.
Kişisel Saatinizi Kollayın
Herkesin doğru “saati” oldukça farklıdır çünkü aslında kişisel dünyalarımız çok farklı. Benzer yerlerde seyahat eden eşsiz ve küçük dünyalar gibiyiz. Seyahatimizin hızı, biçimi, deneyimlerimizin doğru zamanı bize özel ve biricik.
Bu nedenle özellikle kendinizle ilgili değerlendirmelerde bulunurken diğerleri ile kıyaslama içine girmek yerine kişisel saatinizi kollayın; bir ay, bir yıl öncesine göre ne kadar yol aldığınızı değerlendirin. Yolunuza ışık olacak cevaplar aslında tam da orada, içinizde gizli olabilir.
Elbette bu ışığı tek başına bulmak bazen zordur, ihtiyaç duyduğunuz noktada bir psikoterapistten profesyonel destek almayı değerlendirin. Sosyal çevrenizdeki güvendiğiniz insanlardan ilhâm almaktan çekinmeyin fakat içinizin ışığına yakın durmayı önceliğe almayı ihmâl etmeyin; ışığın izini sürmeyi bilmiyorsanız da öğrenmek için uygun olduğunuz ilk anda bir adım atın!
Üzüntü ve Hayal Kırıklığından Korkmayın.
Üzüntü, gerçeği hatırlayıp kabul etmenize, hedeflerinizi yeniden düzenleyebilecek iç-görüye ulaşmanıza, bir karar vermeden önce dikkatli olmanıza ve kendinizi gözlemlemeniz için bir fırsat yaratmanıza yardımcı olabilir11.
Kaynakça
- Verywell Mind | The Expectations vs. Reality Trap
- Rosenthal, R. (2010). Pygmalion Effect. The Corsini Encyclopedia of Psychology. doi:10.1002/9780470479216.corpsy0
- Psychology Today | Pygmalion Leadership: The Power of Positive Expectations
- Psychology Today | Beware of Your Self-Fulfilling Prophecy
- Psychology Today | 5 Ways to Release Your Expectations
- Psychology Today | The Psychology of Expectations
- GoodTherapy, PsychPedia | Expectation
- Psychology Today | Where Do Your Expectations of Yourself Come From?
- Psychology Today | The Pygmalion Effect on Couples
- Everyday Psych | Emotions vs. Expectations
- Psychology Today | Expectation, Disappointment, and Sadness