Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Öğrenme Nedir? Nasıl Öğreniriz?
Öğrenme, bilgiyi anlama ve yapılandırma sürecine verilen isimdir. Öğrenmeyi en iyi gözlemleyebileceğimiz alanlardan biri çocuklardır. Çocuklar yaşamın ilk yıllarında taklide dayalı bir öğrenme sergilerler.
Örneğin, annesinin yanan ocağa elini değdirdiğinde acıyla irkilmesi çocuk için ocağın tehlikeli bir şey olduğu olgusunu yaratır. Hatta birçok çocukta bu yüz ifadesinin taklidini de görebiliriz. Yürümeyi, konuşmayı, çatal/kaşık tutmayı çoğunlukla ebeveynlerinin veya bakım verenlerinin davranışlarından gözlemleyerek öğrenirler.
Aynı şekilde, bir davranışın yapılmaması gerektiğini veya utanç verici olduğunu bazı tekrarlarla öğrenirler. Örneğin, oyuncağını sürekli fırlatan bir çocuğa bu yaptığının doğru olmadığını öğretmenin yolu oyuncağına zarar verdiğini göstermek veya oyun süresini kısıtlamak olabilir.
Hayvanlarda Öğrenme Süreci
Öğrenme davranışı sadece insanlarda gözlemlediğimiz bir davranış değildir. Günlük hayatta evcil hayvanlarımızla karşılıklı bir öğrenme sürecinde oluruz. Eğer bir kediye sahipseniz, kuyruk bölgesine dokunmamanız gerektiğini davranış (kuyruğuna dokunmak) ve tepki (kaçması, saldırması) ile öğrenirsiniz. Aynı şekilde kediniz istenmeyen bir davranışta bulunduğunda, perdeleri yırtmak gibi, sizin tepkiniz doğrultusunda bir kez daha yapmaması gerektiğini öğrenir. Davranışçı Öğrenme Kuramı da aynı şekilde insanın öğrenme evrelerinin bir uyaran ve davranış sonucu oluştuğunu savunur.
Bunun yanında davranışçı öğrenme kuramında öğrenmek yalnızca ceza tepkisiyle yapılmaz. Aynı zamanda ödül tepkisiyle de öğrenme davranışı pekiştirilebilir. Yine aynı örnek üzerinden gidersek, kedinizin başını okşamanız onda memnuniyet tepkisi oluşturduğundan genelde kedinize sevginizi göstermek için okşama davranışını seçmiş, öğrenmiş olursunuz. Kedi / köpekler için üretilen ödül mamaları da aynı amaca hizmet etmek için üretilmiştir.
Bilişsel ve Sosyal Öğrenme Kuramları
Öğrenme sadece davranışçı kuramla açıklanan bir kavram değildir. Aynı zamanda Bilişsel ve Sosyal Öğrenme kuramları da öğrenmenin nasıl gerçekleştiğine dair farklı argümanlar sunan kuramlardır. Sosyal Öğrenme Kuramı, John Dewey’in geliştirdiği ve insanların gözlemle öğrendiği argümanını sunar. Bilişsel Öğrenme Kuramı ise duyu organlarımız ve zihinsel süreçler sonucu öğrenmenin oluştuğu argümanını savunur.
Davranışçı Öğrenme Kuramı öğrenmeyi iki farklı stil ile açıklamaktadır: Klasik koşullanma ve Edimsel koşullanma.
Klasik Koşullanma
Klasik koşullanma, canlının bilinç düzeyinde olmadan, otomatik gerçekleştirdiği bir öğrenme türüdür1. Bu koşullanma biçimini en bariz şekilde ortaya çıkaran çalışmalardan olan Pavlov’un köpeği deneyini hepimiz mutlaka bir kere dinlemişizdir. Bu yüzden Klasik koşullanma bazı araştırmalar veya makalelerde Pavlovyen koşullanma olarak da bilinir.
Ivan Pavlov Kimdir?
14 Eylül 1849 yılında Rusya'nın Ryazan kentinde dünyaya gelen Pavlov fizyoloji alanında çalışmalarını genişletmiştir. Refleksler üzerinde oldukça çalışması bulunmaktadır. Büyük deneyi Pavlov’un Köpeği, laboratuvarlarındaki köpeklerinin daha et verilmeden önce, ayak seslerini duyduklarında salya akıtmasıyla dikkatini çeken süreçle başlamıştır1.
Pavlov’un Köpeği Deneyi
Deney şöyle tasarlandı: Deney başlamadan önce köpeklerin dış ortamda salyalarını toplayabileceği bir düzenek hazırladı. Ardından doğal koşullarda bir köpeğin salgıladığı salya miktarını belirledi. Deney sırasında ise koşulsuz tepkinin oluşabilmesi için köpeğe et vermeden önce zil bir süre çalınmaya başlandı. Ardından Pavlov, köpeğe sadece et parçaları vermeye başladı. Aç halde olan köpeğin salya miktarında doğal olarak artış gözlemlendi.
Deneyin bir sonraki kısmında köpeğe hem et parçaları atıldı hem de zil sesi verildi. Buradaki amaç köpek için zil sesi ile et parçalarının eşleşmesiydi. Bu işlem ardı ardına devam ettirildi. Bir süre sonra et verilmesi kesilmişti ancak zil sesi hala çalıyordu. Kurulan düzenekte köpeğin sanki et veriyormuş gibi salya miktarındaki artış devam ediyordu. Bu deney sonucunda Pavlov; zil sesini duyan bir köpeğin salya salgılaması gerektiğini öğrendiği sonucuna varmıştır1.
Klasik koşullanma, hayvanların öğrenme süreçlerinde kritik rol oynadığı gibi insanların öğrenme süreçlerinde de önemli roller oynamıştır. Buna en iyi örnek Küçük Albert deneyidir.
Klasik Koşullanma Kavramları
Pavlov’un deneyini daha iyi anlamak için klasik koşullanma kavramlarını ve ne anlama geldiklerini inceleyelim. Nötr uyaran, başta herhangi bir tepkiyi tetiklemeyen uyarandır. Pavlov’un deneyini incelediğimizde buna zil sesini örnek verebiliriz. Koşulsuz uyaran, otomatik olarak, içgüdüsel, bir tepkiyi tetikleyen uyarandır, deneyde buna köpeğe verilen eti örnek gösterebiliriz.
Koşulsuz tepki, koşulsuz uyaran sonucunda çıkan tepkidir, buna köpeğe et verildiğindeki salya miktarını örnek verebiliriz. Koşullu uyaran, ilk başlarda nötr olan bir uyaranın zaman içerisinde koşulsuz uyaran ile birleşip bir tepkiye sebep olan uyarandır. Buna, verilen et parçalarıyla anlam kazanmış zil sesini örnek verebiliriz. Koşullu tepki ise koşullu uyarana verilmiş öğrenilmiş tepkidir. Buna, zil sesini duyan köpeğin salyalarını örnek verebiliriz.
Bu kavramları daha iyi anlamak için sıkça maruz kaldığımız bir klasik koşullanma örneği verelim: Bu örnekte müziksiz ders çalışmaktan hoşlanmayan bir kişiyi inceleyeceğiz.
Nötr Uyaran: Ders çalışma zamanı
Koşulsuz Tepki: Ders çalışma sırasında odaklanma ve öğrenme isteği
Bu durumda, ders çalışma zamanı geldiğinde (Nötr Uyaran), öğrencinin içinde doğal olarak bir öğrenme isteği ve odaklanma tepkisi oluşur (Koşulsuz Tepki).
Koşullu Uyaran: Ders çalışırken her seferinde belirli bir müzik türünün çalınması
Koşullu Tepki: Zaman içinde, sadece bu müzik çaldığında, ders çalışma isteğinin ve odaklanmanın oluşması
Sonuç olarak, belirli bir müzik türü (Koşullu Uyaran), başlangıçta ders çalışma ile doğrudan ilişkilendirilmemiş olabilir, ancak zamanla bu müzik çaldığında öğrencinin içinde ders çalışma isteği ve odaklanma tepkisi oluşur (Koşullu Tepki).
Edimsel Koşullanma
Davranışçı öğrenme Kuramının bir diğer yaklaşımı Edimsel Koşullanmadır. Bu koşullanma daha çok olumlu veya olumsuz tepkilerin davranış üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Kedilerin ve köpeklerin ödül maması örneğinde değindiğimiz gibi bir davranışı güçlendirmek veya azaltmak için "pekiştirme/ödüllendirme" veya "cezalandırma" ya odaklanır.
Bu teori pekiştirilen/ödüllendirilen davranışların öğrenmeye ve gelecekte tekrarlanmaya daha yatkın olduğunu savunur. Bu kuramın en güçlü temsilcisi ve kurucusu Skinner’dır. Bu yüzden edimsel koşullanma Skinner koşullandırması olarak da bilinir. Skinner çalışmalarını temellendirirken ve sürdürürken Thorndike’ nin yasalarından ve bilgilerinden yararlanmıştır.
Edimsel koşullanma odası olarak da bilinen Skinner Kutusu, bir deneğin öğrenme süreçlerini gözlemlemek için tasarlanmıştır. Bu deneyde Skinner, bir fareyi basit bir düzenek ile kurulan kutuya koymuştur. Fare her manivelaya bastığında ona ödül olarak yiyecek verilir. Ayrıca farenin bastığı bu manivela, kutuda geçirilen süre içerisinde manivelaya basma sayısını ölçen bir cihaza bağlıdır. Deneyin ilerleyen aşamalarında yiyecek almak için farenin manivelaya basma sayısında bir artış gözlemlenir.
Başlangıçta fare bu ödülü almak için rastlantısal olarak manivelaya basmış olsa bile birçok tekrardan sonra bu davranışı artık öğrenmiştir. Farenin, deneyin başında istenen davranışı sergiledikten sonra ödüllendirilmesi bu davranışı pekiştirmiştir.
Edimsel Koşullanma Kavramları
Edimsel koşullanmanın kavramlarını incelediğimizde deneyi çok daha doğru bir şekilde okuyabileceğiz. Pekiştirme, davranışı güçlendiren veya tekrarını arttıran uyaranları ifade eder. Çocuklara yaptıkları olumlu bir davranıştan sonra şeker vermek gibi. İki tür pekiştirme vardır: olumlu pekiştirme ve olumsuz pekiştirme. Olumlu pekiştirme, bir davranıştan sonra hemen verilen olumlu olay veya sonuçlardır. Odasını toplayan çocuğu parka götürmek gibi. Olumsuz pekiştirme ise bir davranıştan sonra ortadan kaldırılan olumsuz olay ve sonuçlardır. Ceza ise davranışın tekrarlanmaması veya güçlenmemesi için gerekli uyaranları ifade eder. Yolda aşılan hız sınırı sonucunda para cezası ödemek buna örnek verilebilir.
Ceza kavramı ile günlük hayatta oldukça sık karşılaştığımız ve sınırları daha net olduğu için daha kolay kavrayabildiğimiz bir kavram iken, olumlu ve olumsuz pekiştirme oldukça kafa karıştırıcı hale gelebilir. Olumlu pekiştirmenin örneği tam olarak ödül sistemidir. Ödüle dahil olan tüm uyaranlar olumlu pekiştirme sayılabilir. Olumsuz pekiştirmeye en iyi örnek ise arabada takılmadığında seli uyarı veren emniyet kemeridir. Emniyet kemeri takılana kadar çalan ve oldukça rahatsız olan uyarı sesi sadece emniyet kemerini taktığımızda ortadan kalkar, böylece bizi rahatsız eden ses (olumsuz uyaran) ortadan kalkmıştır. Bir süre sonra otomatik olarak emniyet kemerimizi takarız çünkü davranışımız pekiştirilmiş, tekrar kazanmıştır.
Klasik Koşullanma ve Edimsel Koşullanma Farkları
Deneylerde de fark edeceğimiz üzere iki koşullanma arasındaki en büyük fark öğrenirken aktif olma durumudur. Pavlov’un deneyinde köpek herhangi bir davranışta bulunmadan ete ulaşmaktadır fakat Skinner’ın deneyinde fare yiyeceğe ulaşmak için belli bir davranışta bulunmak zorundadır. Edimsel koşullanmada, geçmiş davranışlarımızın sonuçları bu davranışı tekrarlamaya veya kaçmaya yön veren belirleyicidir. Klasik koşullanmada ise belirli bazı uyaranlara otomatik yanıtlar verilmesi üzerinde durulmuştur.
Albert Bandura ve Sosyal Öğrenme Teorisi
Bu teori, psikolog Albert Bandura tarafından Skinner’ın çalışmalarına alternatif olarak geliştirilmiştir. Bandura'ya göre insanlar, doğrudan veya dolaylı olarak başkalarıyla sosyal etkileşimlere girerek veya çeşitli medya araçları aracılığıyla davranışları gözlemler, bu sırada taklit yoluyla bazı davranışları kendileri de sergilemeye başlarlar2. Sosyal Öğrenme Teorisi de bu fikir üzerinde inşa edilmiştir. Öğrenme her zaman sosyal bir bağlam içerisinde gelişir, öğrenmek için ödül veya cezaya ihtiyaç yoktur. Taklit etme davranışı daha ön plandadır ve taklit edildiğinde ödüllendirilen davranışlar tabii ki tekrarlanabilir.
Gelişimsel psikoloji bu alanda Sosyal Öğrenme Teorisinden oldukça yararlanmıştır. Bebekler ilk dünyaya geldiklerinde bakım verenleri ve ailesi tarafından gerçekleştirilen birçok farklı davranışı gözlemler. Bu sayede öğrenir ve büyüme süreci taklitle devam eder. Çocuklar bir davranışı taklit etmeleri için her zaman canlı bir nesneye ihtiyaç duymazlar, izledikleri çizgi filmler veya hayal gücü yardımıyla okudukları kitaplardaki davranışlar da çocukların taklit edebileceği davranışlardır. Bu yüzden gelişim psikologları ve çocuk gelişim uzmanları çağımızın en büyük sorunu ekran maruziyeti hakkında uyarılarda bulunur.
Bandura, insanın taklit etme davranışından önce 4 temel süreç olduğunu savunur. Bunlar:
- Dikkat etme
- Hafızaya alma
- Taklit etme veya davranışa dönüştürme
- Pekiştirme veya motivasyon
Bu süreçlerden geçen bilgiler davranış örüntümüzü oluştururlar.
Bandura’nın 4 Süreci
Bir davranışın taklit edilebilmesi için öncelikle kişinin dikkatini çekmesi gerekir, bu süreçlerdeki dikkatin tanımı, ilgi çekmekle eş anlamı olabilir. Bir bebek için yeterince renkli veya sesli olmayan herhangi bir oyuncağın dikkatini çekmeyeceği örneği dikkat etme kavramı için oldukça iyi bir örnek olabilir. Kişinin dikkatini çeken bir davranış devam eden süreçte hafızaya alınır. Fakat bu süreç oldukça kritik geçer çünkü bir davranış dikkat çekse de hatırlanmayabilir.
Sürecin devam edebilmesi için hatırlanan davranışlara ihtiyaç vardır. Bir davranış dikkat çektiğinde ve hafızaya yerleştirildiğinde taklit etme veya davranışa dönüştürme gerçekleşebilir. Ancak kişi sınırlı fiziksel yeteneklere sahip olduğundan bu davranışı gerçekleştiremeyebilir. Burada devreye taklit etmemesi gerektiği bilinci girer. Pekiştirme ve motivasyon, davranışın dikkat çekici, hafızada kalıcı ve taklit etmeye uygun olduğu durumda tekrarlanması durumudur.
Bandura’nın da Skinner ve Pavlov gibi bu teorisini güçlendirmek için kullandığı ünlü deneyi, Bobo Doll deneyidir. Bu deneyde yaşları 3 ila 6 arasında değişen 36 erkek ve 36 kız katılımcı kullanılmıştır. Deneyin sonuçları, çocukların başka birinin davranışlarını gözlemleyerek saldırganlık gibi sosyal davranışları öğrenebileceğini göstermiş ve Bandura’nın sosyal öğrenme teorisini desteklemiştir2.
Hangi Koşullanma Öğrenmek İçin Daha Faydalıdır?
Bu konu üzerine araştırma yapılan çokça araştırma bulunmaktadır. Sürdürülebilir öğrenme için en faydalı yol her zaman tartışılmıştır. Edimsel koşullanma ve klasik koşullanma için psikolog ve araştırmacıların en büyük handikapı, bu kuramlara yönelik gözlem ve deneylerin hayvanlar üzerinde yapılmış olmasıdır. Yine de “Öğrenmek için en iyi yol şu kuramdır.” gibi bir yargıda bulunamayız. Bunun sebebi her insanın biricik olmasıdır. Eğitim ve öğrenme için kuramların birçoğunun aynı anda kullanılması en yüksek yararı sağlayacaktır.
Kaynakça
- Bakırcı, Ç. E., Bakırcı, Ç. M., Kocabey, . (2022, October 05). Klasik Koşullanma Nedir? Pavlov'un Köpek Deneyleri Psikolojiyi Nasıl Değiştirdi?. Evrim Ağacı. Retrieved February 02, 2024.
- Kocabey, E., Bakırcı, Ç. M. (2022, November 02). Sosyal Öğrenme Teorisi Nedir? İnsanlarda Öğrenmenin Temeli Taklit Etme Olabilir mi?. Evrim Ağacı. Retrieved February 03, 2024.