Duygusal Hissizleşme ve Hissizlik: Nedenleri, Belirtileri ve Etkileri

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Başlayın

Duygusal Hissizlik Nedir?

Duygusal hissizlik, kişinin normalde duygusal tepkiler vermesi gereken durumlarda duygu yaşamakta zorlandığı veya duygusal ifadelerini sınırlı veya eksik bir şekilde ifade ettiği psikolojik bir durumdur.

Bu durumun ortaya çıkmasında travmatik deneyimler, yoğun stres, depresyon, anksiyete bozuklukları, ilaç tedavileri veya kişilik bozuklukları gibi faktörler etkili olabilir. Duygusal hissizlik ya da duygusal körlük olarak adlandırılan bu durum literatürde aleksitimi olarak geçer.

Aleksitimi Nedir?

Aleksitimi, Yunanca kökenli bir terim olup "a" (yok), "lexis" (söz) ve "thymos" (duygu) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Bu kompleks terim, duygusal yaşantıların sınırlı bir şekilde algılanması, tanımlanması, ayırt edilmesi ve ifade edilmesindeki zorluklarla karakterize edilir.

Aleksitimik bireyler, duygusal dünyalarını sözel ifadelerle dile getirme konusunda zorluk yaşarlar. Ancak aleksitimi yalnızca sözel ifade eksikliği ile sınırlı bir kavram değildir, aynı zamanda duygusal anlayış eksikliği olarak da düşünülebilir.

Bu kavramın kökeni, bireylerin duygusal ifade yerine bedensel tepkilerle duygusal deneyimlerini yansıtma eğilimini içerir. Aleksitimik bireyler, duygularını fiziksel semptomlarla ifade edebilirler ve bu da somatizasyonla ilişkilendirilir. Ancak araştırmalar, aleksitimi ile psikosomatik belirtiler arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla aleksitimi daha çok bir kişilik özelliği veya duygusal kapasitedeki yetersizlik olarak değerlendirilir.

Duygusal Hissizleşme Neden Olur?

Bağlanma kuramı ve stilleri temel alındığında duygusal hissizleşmenin nedenleri şunlar olabilir:

1. Güvensiz Bağlanma İlişkisi

Güvensiz bağlanma tarzları, çocukların duygusal ihtiyaçlarının yetersiz veya tutarsız bir şekilde karşılanmasıyla ilişkilendirilir. Bu durum, çocuğun duygusal ifade becerilerini engelleyebilir ve duygusal farkındalığını azaltabilir. Dolayısıyla güvensiz bağlanma tarzları, aleksitiminin temel nedenlerinden biri olabilir.

duygusal hissizlik yaşayan ve güvensiz bağlanan bir kişi

2. Duygusal İfade Eksikliği

Güvensiz bağlanma, duygusal ifadeyi öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilir. Çocuklar, duygularını ifade etmek yerine içlerine atma eğilimi gösterebilirler. Bu da aleksitimi oluşumuna katkıda bulunabilir.

3. Duygusal Farkındalık Eksikliği

Güvenli bağlanma, duygusal farkındalığı artırabilirken güvensiz bağlanma duygusal farkındalık eksikliğiyle ilişkilendirilebilir. Aleksitimi, duygusal farkındalık eksikliğiyle yakından ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle güvensiz bağlanma tarzları aleksitiminin oluşumunda etkili olabilir.

Sonuç olarak aleksitimi oluşumunun temel nedenlerinden biri, çocukluk dönemindeki bağlanma tarzlarıdır. Güvensiz bağlanma, duygusal ifade eksikliği ve duygusal farkındalık eksikliği gibi aleksitimiyle ilişkilendirilen özellikleri teşvik edebilir. Bu nedenle bağlanma kuramı, aleksitimi oluşumunu anlama ve bu duruma müdahale etme açısından önemli bir teorik çerçeve sunar.

4. Diğer Rahatsızlıklar

Duygusal ilgisizlik; depresyon, anksiyete, şizofreni veya demans gibi farklı zihinsel sağlık sorunlarının bir işareti olabilir. Ayrıca ilaçların yan etkileri, beyin hasarı veya diğer fiziksel nedenlerden kaynaklanabilir. Bu nedenle, duygusal ilgisizliğin medikal bir kökenini olup olmadığını anlamak için bir psikiyatri hekimine danışmak önemlidir.

Duygusal Hissizlik Normal midir?

Duygusal hissizlik yaşayan kişiler bunun nedenlerini ve duygusal olarak hiçbir şey hissetmemenin normal olup olmadığını sıklıkla merak ederler. Şok anları, yorgunluk, tükenmişlik gibi durumlarda kimi zaman hissizleşmek normal olsa da duygular genel olarak insan deneyiminin temel bir parçasıdır; insanların yaşamlarını şekillendirir, ilişkiler kurmalarına ve anlamlı yaşamlar sürmelerine yardımcı olur.

Eğer siz de çeşitli duyguları hissetmediğinizi düşünüyorsanız bu durumun altında yatan nedenleri anlamak için uzman klinik psikologlara başvurabilirsiniz. Uzmanlar duygusal deneyimlerinizi daha iyi anlamanız ve ifade etmeniz konusunda size yardımcı olabilirler. Profesyonel destek, duygusal yaşamınızın iyileşmesine ve daha mutlu bir yaşam sürmenize katkıda bulunabilir.

Duygusal Hissizleşmenin Belirtileri Nelerdir?

1. Duyguları Tanımlamakta Zorluk

Duygusal hissizleşme yaşayan kişiler duygularını tanımlamakta zorluk yaşarlar. Kendi duygularını ve başkalarının duygularını anlamak ve adlandırmakta güçlük çekerler. Duygusal tepkilerini sıkça bedensel hislerle karıştırabilirler. Örneğin gerginlik veya mide bulantısı gibi fiziksel rahatsızlıkları duygusal bir tepki olarak algılayabilirler.

2. Azalan Hayal Gücü ve Yaratıcılık

Duygusal olarak hissizleştiğini kişilerin genellikle hayal güçleri de sınırlıdır. Diğer insanların duygusal deneyimlerini veya bakış açılarını hayal etmekte veya onlarla empati kurmakta zorlanırlar. Sanatsal veya kültürel aktivitelere ilgi gösterme konusunda da genellikle isteksizdirler.

3. Dış Odaklı Düşünme

Ruhsal hissizlik yaşayan kişiler, içsel düşünceler yerine dışsal olaylara daha fazla odaklanma eğilimindedirler. Duygusal düşünme yerine mantıklı ve somut düşünme tarzına sahiptirler. Soyut veya mecazi kavramları anlamakta zorlanabilirler. Örneğin mizah, ironi veya alaycılığı anlamakta güçlük çekebilirler.

4. Empati ve İlişki Kurmakta Zorluklar

Psikolojik duygusuzluk yaşayan kişiler, duygusal bağlar kurmakta ve sürdürmekte zorluk yaşarlar. Empati yapmakta güçlük çekerler ve bu nedenle diğer insanlarla yakın ilişki kurmakta zorlanabilirler. Sosyal etkileşim yerine yalnızlığı tercih edebilirler veya duygu ve ihtiyaçlar karşısında soğuk ve mesafeli görünebilirler.

5. Duygusal ve Fiziksel Düzeyde Durgunluk

Duygusal hissizliği olan kişiler duygusal tepkileri ve hisleri zayıf olabilir. Olumlu veya olumsuz uyaranlara sınırlı bir tepki gösterebilirler. Sevinç, aşk, üzüntü, öfke veya korku gibi duygusal tepkilere karşı duyarsız olabilirler. Ayrıca fiziksel hislerde de azalma yaşayabilirler, örneğin ağrı veya zevk hissi bu kişilerde daha az görülebilir.

Duygu Körlüğü Testi Nedir?

Aleksitimi ya da Duygu Körlüğü Testi (DKT), bir bireyin duyguları hem kendi iç dünyasında hem de diğer insanlarda tanıma yeteneğini değerlendirmek amacıyla geliştirilmiş bir psikometrik araçtır.

Psikolojik ve nörobilimsel araştırmalara dayanan DKT, özellikle aleksitimi veya diğer duygusal tanıma bozukluklarının semptomlarını gösteren bireylerde duygusal işleme eksikliklerini değerlendirmek için kullanılan önemli bir araçtır.

Duygusal Hissizlik Hayatımızı Nasıl Etkiler?

1. İlişkilerdeki Sorunlar

Duygusal ilgisizliğin ana etkilerinden biri, kişinin yakın ve tatmin edici ilişkiler kurma ve sürdürme yeteneğini baltalamasıdır. Bu durum, kişinin kendini diğer insanlardan uzak, kopuk veya izole hissetmesine neden olabilir.

Aynı zamanda başkalarıyla empati kurma, samimi olma ve insanlara güvenme konusunda zorluk yaşayabilirler. Bu durum, sosyal etkileşim yerine yalnızlığı tercih etmelerine veya başkalarının duygusal ihtiyaçlarına karşı soğuk, mesafeli veya duyarsız davranmalarına yol açabilir.

duygusal hissizliğin ilişkilere etkisi

Duygusal ilgisizlik, kişi için olduğu kadar kişinin partneri, ailesi, arkadaşları veya iş arkadaşları için de olumsuz sonuçlara yol açabilir. Örneğin:

İletişim ve Etkileşimde Azalma
Duygusal ilgisizliği olan kişiler konuşmaları başlatmakta veya sürdürmekte, duygularını ifade etmekte veya başkalarını dinlemekte güçlük çekebilirler. Aynı zamanda sosyal etkinliklerden kaçınabilir, başkalarının faaliyetlerine veya başarılarına ilgi göstermekte zorlanabilirler.
Duygusal Destek Sağlamada Güçlük
Bu kişiler, başkalarına duygusal destek vermekte ve onlardan destek almakta zorlanabilirler. Başkalarının duygusal tepkilerine uygun yanıt verme konusunda veya olumlu davranışlar karşısında minnettarlık göstermekte zorlanabilirler.
Pozitif Duyguların Eksikliği
Duygusal ilgisizlik, ilişkilerde mutluluk, sevgi ve bağlılık gibi olumlu duyguları hissetmekte güçlük çekmeyle sonuçlanabilir. Bu kişiler eşleri, aileleri, arkadaşları veya iş arkadaşlarıyla ilgili olumlu duygular hissetmekte zorlanabilir ve olumsuz duyguları daha yoğun yaşayabilirler.
Çatışma ve Kızgınlıklar
Duygusal ilgisizlik, çatışmaları çözmeyi ve başkalarıyla uzlaşmayı zorlaştırabilir. Duygu körlüğü yaşayan kişiler karşılarındaki kişinin hissettiklerini anlamakta güçlük çektikleri için kızgınlık ve hayal kırıklığı gibi duyguları tetikleyebilirler.

2. İş ve Okul Performansı Üzerindeki Etkiler

Duygusal ilgisizlik ve hissizlik, kişinin işte veya okulda başarısını düşürebilir. Bu kişiler, kendilerini motive etmek, yaratıcı olmak veya duygusal olarak işlerine bağlanmakta zorlanır.

Ayrıca stres, zorluk veya eleştiri karşısında baş etmekte güçlük yaşarlar. Bu da işlerini veya ödevlerini bitirememek, son teslim tarihlerini kaçırmak veya hedeflerine ulaşamamak gibi sorunlara yol açar. Örneğin:

Üretkenliğin ve Kalitenin Azalması
Duygusal ilgisizlik, kişinin dikkatini, konsantrasyonunu veya problem çözme becerisini bozabilir. Bu durum, daha çok hata yapmaya, fırsatların gözden kaçmasına veya yanlış iş veya ürünlerin ortaya çıkmasına yol açabilir.
Motivasyon ve Bağlılıkta Azalma
Kişinin işine veya okuluna olan hevesini ve bağlılığını azaltabilir. Bu kişiler işlerine veya ödevlerine katılmakta zorlanabilirler ve ilgi eksikliği başarılarını olumsuz etkileyebilir.
İş Birliği ve Yardımlaşmada Eksiklik
Duygusal hissizleşme, kişinin işte veya okulda başkalarıyla uyumlu çalışmasını engelleyebilir. Grup içindeki etkileşimlere katılmakta veya katkı sağlamakta isteksizlik gösterebilirler ve başkalarının düşüncelerine, görüşlerine veya duygularına karşı ilgisiz kalabilirler.

Duygusal Hissizlik (Duygusal Denge Eksikliği) Hakkında Yanlış Bilinenler

Efsane 1: Duygusal denge eksikliği, soğuk ya da ilgisiz bir insan olduğunuz anlamına gelir Gerçek: Duygusal denge eksikliği, kişiliğinizde veya karakterinizde bir sorun değildir. Bu, psikolojik bir durumdur ve stres, travma veya başka duygusal zorluklar yaşadığınızda ortaya çıkabilir.

Gerçek: Duygusal denge eksikliği yaşayan kişiler, başkalarına karşı hala sevgi ve saygı duyabilirler, ancak duygularını hissetmekte veya dile getirmekte güçlük çekerler. Ayrıca duygusal olarak yakınlaşmakta zorlanabilirler ve bu yüzden kendilerini suçlu ya da mahcup hissedebilirler.

Efsane 2: Duygusal denge eksikliği, depresyon ya da anksiyete demektir.

Gerçek: Duygusal denge eksikliği, depresyon veya anksiyete belirtisi olabilir ama bunlarla aynı şey değildir. Depresyon, uzun süren mutsuzluk, ilgisizlik ve çaresizlik duygularıyla tanımlanır. Anksiyete ise yoğun kaygı, gerginlik ve korku hisleriyle ortaya çıkar. Duygusal denge eksikliği, depresyon ve anksiyeteyle bağlantılı olabilir ama bunların dışında da travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), borderline kişilik bozukluğu, ilaç etkileri veya bunama gibi başka sebeplerden kaynaklanabilir.

Efsane 3: Duygusal denge eksikliği, iyileşemeyeceğiniz veya hep böyle kalacağınız anlamına gelir.

Gerçek: Duygusal denge eksikliği, değişmeyen veya iyileşmeyen bir durum değildir. Bu durum, yaşadığınız sorunlara, baş etme yollarınıza ve yapılan müdahaleye göre zamanla farklılık gösterebilir.

Duygusal denge eksikliği iyileştirilebilir ve baş etme yöntemleri arasında psikoterapi, farkındalık egzersizleri ve yaşam tarzı değişiklikleri vardır. Bu yaklaşımlarda kişinin duygularını fark etmesine ve ifade etmesine yardımcı olarak sağlıklı bir duygusal denge kurmasını amaçlanır.

Efsane 4: Duygusal denge eksikliği, güç ya da zayıflık göstergesidir.

Gerçek: Duygusal denge eksikliği, güçlü veya zayıf olmanızla ilgili değildir. Bu, beyninizin aşırı duygusal stres veya acı karşısında kendini korumak için kullandığı doğal bir yöntemdir. Fakat bu durum, hayatınızı, mutluluğunuzu ve ilişkilerinizi kötü etkileyebilir. Bu yüzden duygusal denge eksikliği, bir alarm sinyali olarak görülmeli ve önemsenmelidir.

duygusal hissizliğiyle mücadele eden ve topluma karışan bir kişi

Duygusal Hissizlikle Başa Çıkmak için Öneriler

Duygusal ilgisizlikle başa çıkmak için önerilerimizi sizin için listeledik:

1. Duygu Yönetimi Becerilerini Kullanın

  • Günlük tutarak duygularınızı ifade edin.
  • Duygularınızla barışmak için öz şefkat çalışmaları yapın.
  • Hissettiklerinizi, kendinizi yargılamadan kabul edin.
  • Hislerinizi sanat, müzik veya sevdiğiniz biriyle konuşma gibi sağlıklı yollarla ifade edin.

2. Problem Çözme Becerilerini Uygulayın

  • Gerçekçi ve erişilebilir hedefler belirleyin.
  • Bir eylem planı oluşturun ve bu planı takip edin.
  • Başkalarından destek ve tavsiye alın.
  • Yeni beceriler öğrenmeye veya yeni bilgiler edinmeye çalışın.
  • Duygusal ilgisizliği tetikleyen stres faktörlerini azaltmaya çalışın.

3. Anlamlı Faaliyetlere Katılın

  • Sevdiğiniz bir amaç için gönüllü olun.
  • Hobilerinize devam edin veya yeni şeyler deneyin.
  • Öğrenmeye devam edin veya kendinizi zorlayın.
  • Sizinle aynı değerleri ve ilgileri paylaşan insanlarla vakit geçirin.
  • Yaratıcılığınızı veya ruhaniyetinizi ortaya koyun.

4. Profesyonel Destek Arayın

Duygusal hissizleşme ile başa çıkmak için alınabilecek önemli adımlardan biri, profesyonel bir destek aramaktır. Bu süreçte, yüksek lisans mezunu bir terapist, duygusal hissizliğin altında yatan sebepleri anlamanıza ve bunlarla nasıl başa çıkabileceğinize dair rehberlik sunabilir.

Terapi, duygularınızı tanıma ve ifade etme yeteneğinizi güçlendirebilir, aynı zamanda duygusal hissizliğe neden olan olası travmalar veya stres faktörleriyle yüzleşmenize yardımcı olabilir. İyi bir terapist, bireysel ihtiyaçlarınıza uygun stratejiler geliştirmenize, olumsuz düşünce ve davranış kalıplarınızı değiştirmenize ve duygusal bağlantılarınızı güçlendirmenize destek olacaktır.

Kaynakça

  1. Batigün, A. D., & Büyükşahin, A. (2008). Aleksitimi: Psikolojik Belirtiler ve Bağlanma Stilleri. Klinik Psikiyatri Dergisi, 11(3).
  2. Koçak, R. (2002). ALEKSİTİMİ: KURAMSAL ÇERÇEVE TEDAVİ YAKLAŞIMLARI ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR. Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES), 35(1), 183-212.
  3. Şaşıoğlu, M., Gülol, Ç., & Tosun, A. (2014). Aleksitimi: tedavi girişimleri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 6(1), 22-31.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Başlayın