Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Ergenlik Nedir?
Ergenlik, gelişimin bir parçasıdır ancak herkes için farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı gençler için ergenlik daha erken başlar ve bazıları için daha hızlı ilerler. Bu sebepten aynı yaştaki çocuklar birbirinden çok farklı görünebilir çünkü vücutları farklı hızlarda büyümektedir. Ancak araştırmacılar ergenliğin sadece vücutta değil, aynı zamanda beyinde de değişikliklere sebep olduğunu keşfetmişlerdir. Bunun nedeni, ergenliğin beyin hücrelerine de bağlanan ve beynin nasıl öğrendiğini ve büyüdüğünü değiştiren hormon değişikliklerini içermesidir.
Bu değişiklikler yararlıdır çünkü yeni öğrenme biçimleri için beyni şekillendirmeye yardımcı olurlar. Ancak kimi zaman aşırı heyecana yol açabilir ve işe yaramayan bazı riskler alınmasına sebep olabilirler. Bu yazımızda, ergenliğin beyine neler yaptığını ve bu beyin değişikliklerinin neden yetişkinliğe hazırlık için önemli olduğunu açıklayacağız.
Ergenlik, erken gençlik yıllarında gerçekleşen normal bir gelişim parçasıdır. Ergenlik denildiğinde akla sivilceler, vücut kokusu ve tüylenme gibi bazen rahatsız edici birçok vücut değişiklikleri gelebilir. Ama bu değişikliklere neden olan unsurlar nelerdir?
Ergenlikte Hormonlar
Beyindeki hipotalamik-pitüiter-gonadal eksen, doğum öncesi ve doğum sonrası dönemde aktif olur ancak daha sonra inhibe edici gama-aminobutirik asit (GABA) tarafından baskılanır. Ergenlikte bu eksen yeniden aktif hale gelir ve cinsiyet hormonlarının üretimi başlar. Beyin, hormonlar şeklinde mesajlar ileterek vücuda ergenliği başlatmasını söyler. Testosteron ve östradiol, ergenlik için önemli olan iki hormondur. Hormonlar, vücut tarafından üretilen ve kan dolaşımınızda vücudun çeşitli bölgelerine, beyin de dahil olmak üzere, taşınan küçük moleküllerdir. Hormonlar, vücutta uzun mesafelerde mesaj iletmek için önemlidir, böylece farklı organlar birbirleriyle iletişim kurabilir1.
“Ergenlikte Karşıt Olma - Karşı Gelme Bozukluğu Nedir?” yazımızı okumak için tıklayın.
Bir hormon hedefine ulaştığında, bir hücrenin üzerinde veya içinde bulunan reseptör adı verilen yapıya bağlanır. Bu, hücrede bir tepki tetikler ve bu tepki hücrenin davranışını ve hatta hayatta kalmasını etkileyebilir. Hücrenin nasıl tepki vereceği, hücrenin türüne ve hormonun türüne bağlıdır. Hormonlar, ergenlik sürecini başlatmada gerçekten çok önemlidir. Bunun nedeni, ergenliğin, beynin vücuda belirli hormonlardan daha fazla üretmesini söylemesiyle başlamasıdır1.
Hormonlarla ilgili süreç hipotalamus adı verilen bir beyin bölgesinde başlar. Bu bölge, Türkçede Gonadotropin Salgılatıcı Hormon olarak bilinen Gonadotropin-Releasing Hormone (GnRH) adı verilen bir hormon üretir ve bu hormon, beynin alt kısmında bulunan küçük bir organ olan hipofiz bezine gider.
Hipofiz bezinde diğer hormonlar ve Luteinize Edici Hormon (LH) ve Folikül Uyarıcı Hormon (FSH) üretilir. LH, hipofiz bezinden salgılanır ve cinsiyet hormonlarının (testosteron ve östrojen) üretimini teşvik eder. Kadınlarda, yumurtlamayı tetikler; erkeklerde ise testosteron üretimini uyarır. FSH ise, hipofiz bezinden salgılanır ve üreme organlarının (yumurtalıklar ve testisler) fonksiyonlarını düzenler. Kadınlarda, yumurta hücrelerinin olgunlaşmasını sağlar; erkeklerde ise sperm üretimini destekler. Bu hormonlar daha sonra cinsiyet organlarına (erkeklerde testisler ve kadınlarda yumurtalıklar) gider ve burada testosteron ve östradiol üretilir.
Üreme Olgunluğu ve İkincil Cinsiyet Özelliklerinin Gelişimi
Östrojen ve testosteron, ergenlik döneminde önemli rol oynayan iki ana cinsiyet hormonudur. Bu hormonlar, vücudun üreme olgunluğuna ulaşmasını ve ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişmesini sağlar2.
Östrojenin Etkileri:
Östrojen hormonu, kadınlarda bir dizi fizyolojik etkiye sahiptir. Bunlar arasında meme gelişimi önemlidir; östrojen, kızlarda meme dokusunun büyümesini ve şekillenmesini sağlar. Ayrıca, östrojen adet döngüsünü düzenler ve menstruasyonun başlamasını sağlar. Bu hormon aynı zamanda ovulasyon sürecini yönetir; yani yumurtalıkların düzenli olarak yumurta üretmesini ve serbest bırakmasını sağlar. Bu süreç kadınlarda doğurganlık döngüsünün temelini oluşturur.
Testosteronun Etkileri:
Testosteron, erkeklerdeki birincil cinsiyet hormonudur ve bir dizi fiziksel ve fizyolojik etkiye sahiptir. Bu etkiler arasında özellikle testis gelişimi önemlidir; testosteron, erkeklerde testislerin büyümesini ve fonksiyonlarını düzenler. Ayrıca, bu hormon ses değişikliklerine neden olur; ses tellerinin kalınlaşmasını ve sesin derinleşmesini sağlar. Testosteron ayrıca kas ve kemik gelişimini de etkiler; kas kütlesinin ve kemik yoğunluğunun artmasını sağlar. Bununla birlikte, testosteron aynı zamanda vücutta kıllanmayı artırır; yüz, koltuk altı ve genital bölgede kıllanmayı teşvik eder. Bu etkiler, erkek cinsel gelişimini ve ikincil cinsiyet özelliklerinin oluşumunu destekler.
Testosteron ve östradiol, insanların ergenlik ile ilişkilendirdiği birçok vücut değişikliğine neden olan iki önemli hormondur. Testosteron seviyeleri erkeklerde çok daha fazla artarken, östradiol seviyeleri kızlarda daha fazla artar. Örneğin, testosteron saç hücrelerine giderek saçların koyulaşmasına ve kalınlaşmasına, ayrıca koltuk altı veya yüzde tüylenmeye yol açabilir. Östradiol ise kızlarda meme gelişimi için önemlidir. Hem testosteron hem de östradiol, doğurganlık için önemlidir ve insanların çocuk sahibi olmasını mümkün kılar1.
Bu sürecin gerçekleştiği yaş, kişiden kişiye büyük ölçüde değişir. Ortalama olarak, kızlar ergenliğe yaklaşık 10 yaşında başlarken, erkekler bir yıl sonra başlar. Bireysel farklılıkların bir kısmı genlere dayanır ancak aynı zamanda çocukluk dönemindeki deneyimlerle de ilgilidir. Örneğin, erken yaşta çok fazla stresli dönem geçiren çocuklar genellikle daha erken yaşta ergenliğe girerler.
Beynin Organizasyonu ve Beyin Hücrelerinin Davranışlarındaki Değişiklikler
Testosteron ve östradiol gibi hormonlar beyin hücrelerine bağlanabilmektedir. Hormonların beyin hücrelerini etkilemesinin iki ana yolu vardır 3. Birincisi, hormonlar beynin nasıl organize olduğunu etkileyebilir ve bu değişiklikler meydana gelmesi biraz zaman alır. Beyin organizasyonundaki değişiklikler, hücre sayısındaki değişiklikleri veya beyin hücrelerinde (nöronlarda) bulunan ve diğer hücrelerden gelen sinyalleri almak için özelleşmiş olan kısa, dallı uzantılar olan dendritlerin ya da bir nöronun hücre gövdesinden çıkan ve diğer hücrelere sinyaller ileten uzun, ince bir uzantı olan aksonların boyut ve şekillerindeki değişiklikleri içerebilir.
Örneğin, testosteron, mediyal amigdala adı verilen bir beyin bölgesinde yeni hücrelerin gelişimini etkiler. Erkekler ergenlik sırasında daha fazla testosteron ürettikleri için, bu bölge erkeklerde kızlardan daha büyük hale gelir 4.
İkincisi, bir hormon beyin hücrelerinin bir duruma veya çevreye yanıt olarak nasıl aktive olduğunu etkileyebilir. Hormonlar bir hücrenin diğer hücrelerle sinyal alışverişinde bulunmasına yardımcı olabilir veya bunu engelleyebilir. Bu, beyin hücrelerinde uzun vadeli değişikliklere de yol açabilir.
Örneğin, farelerde (ve insanlarda) rekabet veya kavga sırasında testosteron seviyeleri artar. Bir çalışma, kavga kazanan farelerin, ödül ve sosyal davranışlar için önemli olan beyin bölgelerinde daha fazla testosteron reseptörü geliştirdiğini göstermiştir (5). Bu yeni reseptörler, farelerin bir sonraki kavgadaki davranışlarını da değiştirebilir. Bu, kavga kazanmak gibi deneyimlerin ve hormonların birlikte beyin gelişimini şekillendirdiği bir süreci gösterir. Bu süreç, çocukluk dönemine göre hormon seviyelerinin daha yüksek olduğu ve beynin hala gelişmekte olduğu ergenlik döneminde özellikle önemlidir.
Ergenlikte Beyaz Madde ve Gri Madde
Beynin dış yüzeyinde bulunan, hücre gövdeleri ve sinir hücrelerinin dendritleri gibi nöronların yoğun olarak bulunduğu kısımdır. Gri madde, beyin korteksinin (beyin kabuğunun) dış tabakasını oluşturur ve düşünme, duyusal algı, hareket ve duygusal işlevler gibi çeşitli bilişsel ve duygusal süreçlerden sorumludur.
Beyaz madde ise, gri maddenin altında bulunan beyin dokusudur. Beyaz madde, sinir liflerinin (aksollerin) miyelin ile kaplı uzantılarını içerir. Bu miyelin kılıf, sinir iletimini hızlandırır ve beyin bölgeleri arasında iletişimi sağlar. Beyaz madde, farklı beyin bölgelerini birbirine bağlayan ve bilgi alışverişini sağlayan lif demetlerini içerir. Bu nedenle, beyaz madde beyin içindeki iletişimi ve koordinasyonu sağlamak için önemlidir.
Ergenlik döneminde, beyaz madde ve gri madde yapılarında belirgin değişiklikler gözlemlenir. Bu değişikliklerin tam olarak neden meydana geldiği ve ne şekilde bilişsel ve duygusal gelişimi etkilediği hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, ergenlik dönemindeki bu nörobiyolojik değişikliklerin, ergenlik sürecindeki davranışsal ve duygusal değişimlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir 2.
Gri Madde Değişiklikleri:
Ergenlik döneminde beyin, özellikle prefrontal korteks ve limbik sistem gibi bölgelerde gri madde miktarında artış ve azalışlar yaşar. Prefrontal korteks, düşünme, karar verme ve duygusal düzenleme gibi karmaşık bilişsel işlevlerin kontrolünde önemli bir rol oynar. Ergenlik döneminde prefrontal kortekste artan gri madde miktarı, bu karmaşık işlevlerin olgunlaşmasına katkıda bulunabilir. Limbik sistem ise duygusal tepkilerin düzenlenmesinde önemlidir ve ergenlik döneminde bu bölgede değişiklikler yaşanabilir.
Beyaz Madde Değişiklikleri:
Beyaz madde, beyindeki sinir liflerinin ve bağlantıların bulunduğu bölgedir. Ergenlik döneminde, beyaz madde hacminde artışlar ve yeniden düzenlemeler meydana gelebilir. Bu dönemdeki beyaz madde değişiklikleri, beyin bölgeleri arasındaki iletişimi etkileyebilir ve bilişsel işlevlerin gelişimini destekleyebilir.
Ergenlikte Öğrenmesi Daha Kolay ve Daha Zor Olan Şeyler
Ergenlik dönemi, bireyin kendisi hakkında bilgi edinme ve sosyal-duygusal beceriler öğrenme fırsatları sunar. Küçük çocuklar, yeni dilleri ergenlerden veya yetişkinlerden daha iyi öğrenebilirler. 9-11 yaşlarından sonra ikinci bir dil öğrenmek zorlaşır, muhtemelen beynin dil işlemeye yönelik değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Araştırmalar, ergenliğin bu değişikliklerde rol oynayabileceğini göstermektedir1. Ergenlik ayrıca, geri bildirimden öğrenme konusunda beyin aktivitesinin farklılaştığı bir dönemdir. Striatum adı verilen beyin bölgesi, ödül ve geri bildirim işleminde kritik bir rol oynar ve ergenlerde bu bölge daha aktiftir. Bu, gençlerin geri bildirimden farklı şekillerde öğrenebileceklerini gösterir.
Ergenlik aynı zamanda bireylerin risk alma davranışlarını artırabilir. Bu dönemde gençler, kendileri hakkında bilgi paylaşma, yeni hobiler deneme veya sosyal riskler alma olasılığına daha açıktırlar. Striatum, ödül alındığında aktive olur ve bu aktivasyon ergenlikte daha belirgindir 6. Testosteron seviyeleri, ödül kazanıldığında striatumda daha fazla aktivasyona yol açar, bu da hormonların ergenlik sırasında ödüllere karşı beyni daha duyarlı hale getirdiğini gösterir. Ancak bu beyin değişiklikleri bazı psikolojik sorunları ve madde bağımlılıkları riskini de artırabilir. Ergenler, ödüllere daha duyarlı olduklarından, alkol veya ilaç gibi maddelere de daha duyarlı olabilirler. Ergenliği erken veya hızlı yaşayan çocuklar, daha fazla psikolojik sorunla karşılaşabilirler ancak çoğu çocuk bu dönemi herhangi bir psikolojik sorun yaşamadan geçirir.
Kapatırken
Ergenlik, zaman zaman garip, kafa karıştırıcı veya bunaltıcı olabilecek büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu değişikliklerin bazıları hücreler üzerindeki hormonların etkilerinden kaynaklanır. Hormonlar, beynin nasıl organize olduğunu doğrudan değiştirerek veya belirli durumlara nasıl tepki verdiğini değiştirerek beyninizi uzun vadede etkileyebilir. Bu değişiklikler, gençleri yetişkinliğe hazırlayan yeni öğrenme fırsatları açmak için önemli olabilir ancak aynı beyin değişiklikleri, çocuklukta gerçekleşen diğer öğrenme türleri için pencereleri kapatabilir.
Okullar, bu beyin değişikliklerinden yararlanarak, olumlu keşif ve risk alma fırsatları yaratabilir. Öğrenme, matematik ve okumadan daha fazlasıdır. Kendimizi ve başkalarını daha iyi anlamamıza yardımcı olan kararlar almak, ergenlik döneminde beyin için özellikle hassas olan başka bir önemli öğrenme türüdür.
Kaynakça
- Barendse MEA, Cheng TW and Pfeifer JH (2020) Your Brain on Puberty. Front. Young Minds. 8:53. doi: 10.3389/frym.2020.00053
- Vijayakumar, N., Op de Macks, Z., Shirtcliff, E. A., & Pfeifer, J. H. (2018). Puberty and the human brain: Insights into adolescent development. Neuroscience and biobehavioral reviews, 92, 417–436. https://doi.org/10.1016/j.neubiorev.2018.06.004
- Schulz, K. M., Molenda-Figueira, H. A., and Sisk, C. L. 2009. Back to the future: the organizational-activational hypothesis adapted to puberty and adolescence. Horm. Behav. 55:597–604. doi: 10.1016/j.yhbeh.2009.03.010
- Ahmed, E. I., Zehr, J. L., Schulz, K. M., Lorenz, B. H., DonCarlos, L. L., and Sisk, C. L. 2008. Pubertal hormones modulate the addition of new cells to sexually dimorphic brain regions. Nat. Neurosci. 11:995–7. doi: 10.1038/nn.2178
- Fuxjager, M. J., Forbes-Lorman, R. M., Coss, D. J., Auger, C. J., Auger, A. P., and Marler, C. A. 2010. Winning territorial disputes selectively enhances androgen sensitivity in neural pathways related to motivation and social aggression. Proc. Natl. Acad. Sci. U. S. A. 107:12393–8. doi: 10.1073/pnas.1001394107
- Braams, B. R., van Duijvenvoorde, A. C. K., Peper, J. S., and Crone, E. A. 2015. Longitudinal changes in adolescent risk-taking: a comprehensive study of neural responses to rewards, pubertal development, and risk-taking behavior. J. Neurosci. 35:7226–38. doi: 10.1523/JNEUROSCI.4764-14.2015