Hafıza (Bellek) Nedir ve Nasıl Oluşur? Hafıza Türleri ve Beyindeki Hafıza Bölgeleri

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Hafıza Nedir?

Hafıza ya da bellek; deneyimlerin ve bilgilerin hatırlanabilen, depolanabilen ve geri çağrılabilen bir sistemidir. Hafıza, bireye geçmiş deneyimlerini hatırlama, tanıma, öğrenme ve bilgiyi kullanma yeteneği sağlar ve beyinde işleyen kompleks bir süreçtir.

Hafıza oluşumu için genel olarak üç ana basamak vardır. Kodlama, bilgilerin beyindeki sinirsel aktiviteler aracılığıyla işlenerek hafızaya kaydedilmesi sürecidir. Kodlama, dikkatin odaklanması, bilginin anlamlı bir şekilde işlenmesi ve bağlantıların kurulması gibi faktörleri içerir. Bilgilerin dikkatlice kodlanması, daha sonra hatırlama sürecinde kolaylık sağlar.

İkincisi kodlanan bilgilerin hafızanın daha kalıcı izler oluşturmak için güçlendirilmesini ifade eder. Pekiştirme, bilgilerin tekrarlanması, derinlemesine işlenmesi ve bağlantıların kurulması yoluyla gerçekleşebilir.

Tekrarlama, bilgilerin tekrar tekrar gözden geçirilmesi veya tekrar edilmesi, derinlemesine işleme ise bilgilerin anlamlı bir şekilde anlamlandırılması ve ilişkilendirilmesidir. Bağlantı kurma da yeni bilgileri önceden öğrenilmiş bilgilerle ilişkilendirerek bellek oluşumunu güçlendirir.

Hatırlama, kodlanmış ve pekiştirilmiş bilgilerin hafızadan geri çağrılması sürecidir, bilginin uygun bir şekilde hatırlanması ve geri getirilmesiyle gerçekleşir. Hatırlama süreci bilginin depolanma şekli, hatırlama stratejileri ve hatırlama ortamı gibi faktörlere bağlı olarak etkilenebilir.

Bu üç basamak hafıza oluşumunda önemli rol oynar. Kodlama aşamasında bilgilerin dikkatlice işlenmesi, pekiştirme aşamasında bilgilerin güçlendirilmesi ve hatırlama aşamasında bilgilerin doğru şekilde geri çağrılması etkili bir hafıza oluşumu için önemlidir.

Hafıza Türleri: Bellek Nasıl Kategorilendirilir?

Hafıza genellikle dört ana kategoriye ayrılır:

  • Duyusal Hafıza
  • Kısa süreli Hafıza
  • Uzun süreli Hafıza
  • Prospektif Hafıza

Duyusal Hafıza

Çevremizden aldığımız duyusal bilgilerin kısa bir süreliğine depolandığı aşamadır. Görsel/ikonik bellek (görüntüler), işitsel/ekoik bellek (sesler) ve tüm diğer duyusal girdilerle ilişkili alt kategorilere ayrılabilir. Duyusal hafıza, bilginin daha sonra işlenebilmesi ve hatırlanabilmesi için bir ön adımdır.

duyusal hafızayı ifade eden bir illüstrasyon

Kısa Süreli Hafıza

Kısa süreli hafıza, bilginin kısa bir süreliğine aktif olarak tutulduğu hafıza aşamasıdır. Bu hafıza tipi, bilginin anlık olarak hatırlanmasına ve kullanılmasına olanak sağlar. Ancak kısa süreli hafıza, sınırlı kapasitesi nedeniyle bilginin uzun süreli depolanmasına uygun değildir. Kısa süreli belleğin üç türü vardır:

Görsel-mekansal Hafıza

Bu hafıza tipi, görsel ve mekansal bilgileri geçici olarak saklayan hafıza sistemidir. Örneğin, bir resimdeki detayları kısa süreli hafızada tutmak, bir nesnenin konumunu hatırlamak gibi eylemler görsel-mekansal belleğin işlevlerine örnek verilebilir.

Epizodik Hafıza Tamponu

Geçmişteki kişisel deneyimleri geçici olarak saklamak için kullanılan hafıza sistemidir. Örneğin, dün ne yaptığınızı hatırlamaya çalışırken kullanacağınız hafıza türüdür.

Fonolojik Döngü

Kısa süreli belleğin sözel materyali sakladığı bölümdür. Bu hafıza tipi, sözel bilgiyi işleme, tekrarlama ve manipüle etme görevlerini gerçekleştirir. Örneğin, bir telefon numarasını kısa süreli hafızada tutup ardından geri çevirebilmek için fonolojik döngüye ihtiyacımız vardır.

Uzun Süreli Hafıza

Uzun süreli hafıza, bilginin daha kalıcı bir şekilde depolandığı ve daha uzun süre boyunca hatırlanabilen hafıza aşamasıdır. Uzun süreli hafıza kişisel anılar, genel bilgi ve öğrenilen beceriler gibi çeşitli içerikleri kapsayabilir.

Uzun süreli bellek, tekrarlayan öğrenme, anlamlı ilişkilendirme ve tekrar hatırlama gibi faktörlere bağlı olarak güçlendirilebilir. Uzun süreli hafıza deklaratif ve örtük bellek olmak üzere iki kategoride değerlendirilirken birçok farklı tipi de bulunmaktadır:

Epizodik Hafıza

Kişisel deneyimlerin, olayların ve zamanın bağlamsal detaylarının depolandığı hafıza türüdür. Örneğin, bir doğum günü partisindeki ayrıntıları hatırlamak epizodik belleğe örnek olarak verilebilir4.

Semantik Hafıza

Genel bilgi, kavramlar, dilbilgisi kuralları, anlamlar ve düşünsel modellerin depolandığı hafıza türüdür. Örneğin, bir kelimenin anlamını bilmek veya dünya haritasında ülkelerin yerlerini bilmek semantik belleğe örnek olarak verilebilir.

Prosedürel Hafıza

Motor becerilerin ve alışkanlıkların depolandığı hafıza türüdür. Prosedürel hafıza otomatik hareketler, spor becerileri veya enstrüman çalma gibi karmaşık motor görevlerini hatırlamamıza olanak sağlar.

İşlemsel Hafıza

Zihinsel işlemleri gerçekleştirmek için kullanılan hafıza türüdür. İşlemsel hafıza, problem çözme, mantıksal düşünme ve dikkat gibi bilişsel süreçlerde kullanılır. Örneğin, bir matematik problemini çözmek veya bir plan yapmak işlemsel belleğe örnek olarak verilebilir.

İmgelem Belleği

Görsel veya işitsel olarak algılanan bilgileri zihinde canlandırma ve tutma yeteneğidir. Örneğin, bir resmi zihinde canlandırarak ayrıntıları hatırlamak veya bir şarkıyı zihinde çalmak imgelem belleğine örnek olarak verilebilir.

Prospektif Hafıza

Gelecekteki eylemleri hatırlama ve gerçekleştirme yeteneğidir. Örneğin, bir toplantıya katılma veya bir görevi tamamlama gibi planlanan eylemleri içerir.

Hafıza Sürecinde Yer Alan Beyin Bölgeleri ve Fonksiyonları

Nöroanatomik yapılar ve fonksiyonlarından bahsetmeden evvel bu yapıların birlikte çalıştıklarını belirtmeliyiz. Fakat anlaşılabilir ve bir diğerinden ayırt edici yönlerini vurgulamak adına bu yapılardan ve görevlerinden ayrı olarak bahsedeceğiz.

beynin bellek ile olan ilişkisinin illüstrasyonu
Hipokampus
Yeni bilgilerin işlenmesi, kısa süreli belleğin oluşturulması ve uzun süreli belleğe aktarılmasında önemli bir rol oynar. Aynı zamanda mekansal hafıza ile ilişkilidir. Hafıza için bir kritik bir ana istasyon görevi görmektedir.
Amigdala
Özellikle duygusal hafızayla ilişkilendirilir. Tehlike, korku ve diğer duygusal deneyimlerin hafızaya kaydedilmesi ve hatırlanmasında rol oynar.
Prefrontal korteks
Çalışma belleği ve uzun süreli hafıza yönetimi gibi bilişsel işlevlerle ilişkilidir. Dikkat, odaklanma, problem çözme ve planlama gibi zihinsel süreçlerin yürütülmesine yardımcı olur.
Temporal lob
Uzun süreli hafıza oluşumunda ve hatırlamada önemli bir rol oynar. Hipokampus, temporal lobun bir parçasıdır ve hafıza oluşturma sürecinde etkili olan yapılar burada bulunur.
Diencephalon
Hafızayla ilgili bir diğer önemli yapı olan diencephalon olarak adlandırılan beyin bölgesidir. Thalamus ve bazal gangliyonlar, bilgi işleme ve hafıza oluşumu süreçlerine katkıda bulunurlar.
Beyin sapı
Temel düzeydeki bilincin ve otomatik işlevlerin düzenlenmesinde rol oynar. Hafızanın temel işleyişine katkıda bulunan yapılar da burada yer alır.

Hafıza Oluşumu ve Sınıflandırılmasına Dair Önemli Teoriler

Belleğin nasıl oluştuğuna dair kesin ve net bir açıklama henüz bulunmamış olmakla birlikte bu alanda farklı teoriler mevcuttur. Bu teoriler arasında bazı farklılıklar olabilmektedir çünkü hafıza birçok farklı bileşenden oluşan kompleks bir süreçtir ve farklı teoriler bu bileşenlere farklı vurgular yapabilir.

Örneğin, bazı teoriler hafızanın bilgi depolama ve geri çağırma sürecine odaklanırken diğerleri hafızanın aktif yapısal değişiklikler ve nöroplastisite ile ilişkili olduğunu vurgular. Bununla birlikte çoğu teori, hafızanın beyindeki sinirsel aktivitelerin bir ürünü olduğu ve çeşitli hafıza sistemlerinin farklı işlevlere sahip olduğunu kabul eder.

Nöroplastisite (Sinaptik Plastisite) Teorisi

Bu teori yukarıda da bahsettiğimiz üzere beyin hücrelerinin ve sinirsel bağlantıların değişebilir olduğunu ve hafıza oluşumu sırasında bu değişikliklerin gerçekleştiğini savunur. Bu teoriye göre sinir hücreleri arasındaki bağlantılar güçlenir veya zayıflar, yeni sinirsel bağlantılar oluşur ve bu şekilde bilgilerin kodlanması ve depolanması sağlanır.

Atkinson-Shiffrin Modal Teorisi

Bu model hafızanın üç bileşenini içerir: duyusal hafıza, kısa süreli hafızave uzun süreli hafıza. Bu modele göre bilgiler duyusal hafızadan kısa süreli belleğe aktarılır ve ardından uzun süreli belleğe kodlanır.

Tulving'in Kodlama Süreçleri Teorisi

Bu teori, bilgilerin hafızaya kodlanmasında farklı süreçlerin rol oynadığını öne sürer. Tulving, üç farklı kodlama sürecini tanımlar:4

  • Duyusal kodlama
  • İşlemsel kodlama
  • Anlamsal kodlama

Duyusal Kodlama

Bilginin yüzeyine odaklanan bir kodlama sürecidir. Bu süreçte bilginin öznitelikleri veya görsel özellikleri üzerindeki dikkat ve işleme odaklanılır. Örneğin, bir kelimenin yazı tipi, büyüklüğü veya şekli gibi görsel özellikleri duyusal kodlamayı temsil eder. Duyusal kodlama bilginin anlamını değil, yalnızca dışsal özelliklerini kaydederek daha düşük düzeyde işleme yapar.

İşlemsel Kodlama

Bilginin anlamına odaklanan bir kodlama sürecidir. Bu süreçte bilgiyle ilgili anlamlı düşünme, derinlemesine analiz ve bağlantı kurma işlemleri gerçekleşir. Örneğin, bir kelimenin anlamını anlamaya çalışmak veya bir konunun detaylarını anlamak işlemsel kodlamaya örnektir. İşlemsel kodlama, bilginin anlamına dayalı olarak daha fazla işleme yapar ve daha kalıcı bir hafıza izi oluşturmayı sağlar.

Anlamsal Kodlama

Anlamsal kodlama, bilginin anlamını derinlemesine işlemeye ve anlamaya odaklanan bir kodlama sürecidir. Bu süreçte bilgi, mevcut bilgilerle ilişkilendirilir, anlamlı bağlantılar kurulur ve daha geniş bir anlam bağlamında değerlendirilir.

Örneğin, bir kelimenin anlamını anlamaya çalışırken onu kişisel deneyimlerinizle, diğer bilgilerle ve anlamıyla ilişkilendirmek anlamsal kodlamaya örnektir. Anlamsal kodlama, bilginin anlamına dayalı olarak en derin düzeyde işleme yapar ve en kalıcı hafıza izlerini oluşturur.

Anlamsal kodlama, en etkili hafıza oluşumu için genellikle tercih edilen süreçtir. Anlamsal olarak işlenen bilgiler, daha güçlü bağlantılar ve daha sağlam hafıza izleri oluşturarak daha iyi hatırlanma eğilimindedir.

Baddeley ve Hitch'in Çalışma Belleği Modeli Teorisi

Kısa süreli belleğin çalışma belleği adı verilen farklı bileşenlerden oluştuğunu öne sürer. Çalışma belleği, bilgilerin geçici olarak işlendiği ve kullanıldığı hafıza sistemidir. Model, bir merkezi yürütme sistemine, fonolojik döngüye ve görsel-mekansal kayda sahip olduğunu önerir.

Bilgi ve Hafıza İlişkisi Nedir?

Bilgi oluşumu uyaranların algılanması ve işlenmesiyle başlar. Ardından hafıza süreçleri tarafından kodlanır ve saklanır. Kodlama, bilginin beyinde temsil edilmesi ve anlamlı bir şekilde organize edilmesine denilmektedir. Hafıza oluşumu birçok nöral mekanizmayı içeren kompleks bir süreçtir.

hafıza bellek görseli

Hafıza oluşumuna dair en yaygın kabul gören teorilerinden biri olan sinaptik plastisite/nöroplastisite teorisi, sinaptik bağlantıların gücündeki değişikliklerin hafızaların kodlanması ve depolanması için önemli olduğunu öne sürmektedir3.

Nöroplastisite - Hafıza İlişkisi

Nöroplastisite, beynin değişebilme ve uyarlanabilme yeteneğini ifade eden bir terimdir. Nöroplastisite teorisine göre beynin yapısının ve işlevinin deneyimlerimiz, öğrenme süreçleri ve çevresel faktörler tarafından etkilenebileceği savunulmaktadır.

Geleneksel olarak beyin hücrelerinin, sinir hücreleri olarak adlandırılan nöronların, yetişkinlik döneminde değişmediği ve yenilenmediği düşünülürdü. Ancak nöroplastisite teorisi, beyindeki sinirsel bağlantıların ve devrelerin esneklik gösterebileceğini ve değişebileceğini göstermiştir. Bu süreç, iki temel mekanizma ile gerçekleşir.

Birincisi, sinir hücreleri arasındaki bağlantıların güçlenmesi veya zayıflamasıdır. Bu potansiyasyon ve depresyon terimleriyle ifade edilmektedir. Hücresel düzeyde, hafıza oluşumu, sinaptik bağlantıların uzun vadeli potansiyasyonu (LTP) ve uzun vadeli depresyonu (LTD) ile ilişkilidir.

LTP, sinaptik bağlantıların gücünün artmasıyla sonuçlanan bir süreçtir; LTD, sinaptik bağlantıların zayıflamasını içerir. Bu süreçlerin öğrenme ve hafıza için nöral temelleri oluşturduğu düşünülmektedir.

Sinaptik bağlantılar, sinirsel iletişimi sağlayan sinaps adı verilen küçük boşluklarda gerçekleşir. Sinirsel aktivite ve tekrarlanan deneyimler, sinapsların güçlenmesine veya zayıflamasına neden olarak beyindeki iletişimi etkiler. İkinci mekanizma ise yeni sinir hücrelerinin oluşumu veya mevcut hücrelerin yeni bağlantılar kurmasıdır.

Beyindeki nörojenez (sinir hücreleri ve bağlantılarının oluşumu) adı verilen bu süreç, özellikle hipokampus adı verilen bölgede gözlemlenir. Yeni sinir hücreleri oluşturarak veya mevcut hücrelerin yeni bağlantılar kurarak, beyinde yeni bilgileri işlemek ve öğrenmek için potansiyel olarak yeni yollar oluşturabilir. Bu nedenle nöroplastisite, öğrenme ve hafıza oluşumu süreçlerinde önemli bir rol oynar.

Yeni bir beceri edindiğimizde veya yeni bilgileri hatırladığımızda sinirsel bağlantılar güçlenir ve beyinde yeni sinir hücreleri oluşabilir. Ayrıca nöroplastisite, beyin yaralanmaları veya hastalıklar sonucunda gerçekleşen iyileşme süreçlerinde de rol oynar. Beyin, zarar görmüş bölgelerin işlevini başka bölgelerle telafi edebilir veya alternatif yollar bulabilir.

Sonuç olarak nöroplastisite teorisi, beynin değişebilirliği ve uyarlanabilirliği hakkında önemli bir anlayış sağlar. Beyindeki sinir hücreleri ve bağlantılar, deneyimlerimize, öğrenme süreçlerimize ve çevresel faktörlere bağlı olarak şekillenebilir ve değişebilir olduğunu savunur.

Nöroplastisite Teorisi ve Hafıza Oluşumu

Uzun vadeli potansiyasyon (LTP) ve uzun vadeli depresyon (LTD) mekanizmalarında bir dizi moleküler ve hücresel olay mevcuttur. LTP sırasında bir sinapsın tekrarlayan bir şekilde ve sürekli uyarılması N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörü gibi belirli reseptörlerin aktive olmasına neden olur.

NMDA reseptörünün aktive olması kalsiyum akışı ve protein kinazların aktive olmasını içeren bir dizi hücresel olayı tetikler. Protein kinazlar, hücre içi sinyal iletim yollarının düzenlenmesinde önemli bir rol oynar.

Fosforilasyon, bir proteinin aktivitesini artırabilir veya azaltabilir, proteinin hücre içindeki konumunu değiştirebilir, protein-protein etkileşimlerini etkileyebilir ve hücre büyümesi, bölünme, farklılaşma ve diğer biyolojik süreçlerin düzenlenmesine katkıda bulunabilir2.

NMDA reseptörleri ise beyindeki nöronların sinir ağlarını düzenleyen bir rol oynar. Bu reseptörler, beyindeki nöronların birbirleriyle etkileşim kurmasını sağlayarak öğrenme, hafıza ve duyusal algı gibi işlevlerde önemli bir rol oynarlar. NMDA reseptörleri, sinirsel uyarıların bir sonucu olarak açıldıklarında hücre içindeki kalsiyum iyonlarının akışına izin verirler.

Bu süreçlerin tetiklenmesi ve gerçekleşmesi sinir hücrelerinin birbirleriyle iletişim kurmasına ve nöronların sinapslarda güçlendirilmesine yardımcı olur. Ayrıca uzun süreli hafıza oluşumunda da rol oynarlar. Sinir hücreleri arasındaki sinapsis noktasında bir presinaptik hücre (sinyal gönderen hücre) ve bir postsinaptik hücre (sinyal alan hücre) bulunur.

Presinaptik taraf, sinyalleri gönderen ve sinaptik boşluğa nörotransmiter adı verilen kimyasal mesajları salgılayan hücredir. Postsinaptik taraf, sinaptik boşluğun karşısında yer alan ve nörotransmiterlerin bağlandığı ve alındığı hücrenin tarafını ifade eder.

Bu hücre, gelen sinyalleri algılar ve hücre içindeki nöronal aktiviteyi başlatır veya modüle eder. Yani, postsinaptik taraf, sinir hücresinin sinyal alan ve yanıt veren tarafını temsil eder.

NMDA reseptörünün aktive olması sonucunda yeni reseptörlerin postsinaptik membrana yerleştirilmesi ve sinaptik bağlantının güçlenmesiyle sonuçlanır. Öte yandan LTD düşük frekanslı uyarım veya uzun süreli düşük seviyedeki aktivite ile indüklenir. Bu, sinaptik gücün azalması ve postsinaptik membrandan reseptörlerin çıkarılmasını içerir.

LTD'nin temelindeki moleküler mekanizmalar, kalsiyum bağımlı sinyal yolakları ve LTP ile ilişkili protein kinazların etkisini tersine çeviren protein fosfatazların aktivasyonunu içerir. Hafıza, sürekli bir etkileşim ve işleme süreciyle şekillenir. Bilgiyi hatırlama yeteneği, hafızanın işleyişine ve etkin kullanımına bağlıdır1.

Kapatırken

Hafıza ya da bellek, bilginin depolandığı, saklandığı ve hatırlandığı bilişsel süreçler kümesini ifade eder. Hafıza, öğrenme, anlama, karar verme ve problem çözme gibi bilişsel işlevleri destekler ve genellikle üç ana kategoride incelenir: duyusal hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza.

Bellek, kişisel deneyimleri hatırlama, bilgi öğrenme, dil becerileri, sosyal etkileşim ve günlük yaşam gibi birçok alanda önemli bir rol oynar. İnsanların geçmiş deneyimlerini hatırlama ve onlardan öğrenme yeteneği, kimlik oluşturma, gelecek planlama, problem çözme ve karar verme gibi karmaşık bilişsel işlevlerin temelini oluşturur.

Hafıza, insanların kendilerini ve dünyayı anlamalarına, geçmiş deneyimlerden öğrenmelerine ve gelecekteki davranışlarını şekillendirmelerine yardımcı olur. Sonuç olarak hafıza bizi kimliğimizin temelini oluşturan geçmiş deneyimlerimize bağlar. Bilgi edinme, hatırlama ve hatırlama yeteneği; bireyin öğrenme, büyüme ve gelişme süreçlerinde önemli bir rol oynar.

Kaynakça

  1. Bisaz, R., Travaglia, A., & Alberini, C. M. (2014). The Neurobiological Bases of Memory Formation : From Physiological Conditions to Psychopathology. 10003, 347–356. https://doi.org/10.1159/000363702
  2. Camina, E., Güell, F., & Blanco, C. A. (2017). The Neuroanatomical , Neurophysiological and Psychological Basis of Memory : Current Models and Their Origins. 8(June), 1–16. https://doi.org/10.3389/fphar.2017.00438
  3. Kandel, E., Koester, J. D., Mack, S. H., & Siegelbaum, S. A. (2021). Principles of Neural Science. In Principles of Neural Science.
  4. Tulving, E. (2002). EPISODIC MEMORY : From Mind to Brain.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.