
Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
BaşlayınMilgram Kimdir?
Stanley Milgram, 1933-1984 yılları arasında yaşamış, özellikle sosyal psikoloji alanında çalışmaları ile bilinen bir Amerikan psikologtur. Lisans eğitimini siyaset bilimi üzerine aldıktan sonra lisans sonrası çalışmalarına Harvard Üniversitesi Sosyal İlişkiler bölümünde devam etmiştir ve sosyal psikoloji alanında doktora yapmıştır.
Milgram, doktorasını yaparken Solomon Asch gibi sosyal psikolojinin önemli isimlerinden dersler alma fırsatı bulmuştur. Otoriteye boyun eğme, sosyal ve çevresel faktörlerin davranışa etkisi ve grup davranışının bireysel davranışa etkisi gibi alanlara bu dönemde yönelmiştir. Doktora sonrası Yale Üniversitesinde çalışırken sosyal psikolojinin en önemli deneylerinden biri olan itaat deneyini gerçekleştirmiştir.
Milgram Deneyinin Amacı Nedir?
Milgram deneyinin amacı insanların otoriteye ne derecede boyun eğebileceğini ve bunun hangi faktörlere göre değişebileceğini incelemektir. Özellikle II. Dünya Savaşı’nda Alman askerlerinin güçlü bir otoriteden gelen emirlere itaat etmesi sebebiyle milyonlarca insanın ölmesi, bu deneyin çıkış noktalarından biri olmuştur 3.
Milgram deneyinde kendini otorite olarak tanıtan bir kişinin diğer insanlar üzerinde ne gibi etkiler uyandırabileceği ve insanların davranışlarını nasıl etkileyebileceği gözlemlenmiştir. İnsanların otorite olarak gördüğü kişiye itaat etmesi ve bu sebeple başkalarına zarar verebilecek aksiyonlar dahi alabilmesi incelenmiştir.

Milgram Deneyi Nedir?
Deneye çeşitli profillerden oluşan bir grup katılımcı dahil olmuştur. Laboratuvara gelen bir katılımcı, deneyi yürütecek kişi ve başka bir katılımcı ile karşılaşır. Fakat diğer katılımcı aslında deneyin asıl amacını bilen sahte bir katılımcıdır. Asıl katılımcıya deneyin amacının cezalandırılmanın öğrenme üzerindeki etkisini anlamak olduğu söylenir.
Araştırmacı, iki katılımcıya da bir kâğıt verir. Kağıtlardan birinde “öğrenci” diğerinde “öğretmen” yazılı olduğunu ve katılımcıların bu pozisyonlara rastgele dağılacağını söyler. Fakat aslında iki kâğıtta da “öğretmen” yazmaktadır. Bunun amacı asıl katılımcının “öğretmen” olmasını garantilemektir. Sahte katılımcı “öğrenci” kağıdını çekmiş gibi davranır.
Öğrenci elektroşok odasına alınır ve şok makinesine bağlanır. Öğretmen ise şok odasının hemen bitişiğindeki kontrol odasına alınır. Odalar bitişik olduğundan katılımcılar birbirlerinin seslerini duyabilmekte fakat birbirlerini görememektedir. Öğretmenin görevi, öğrenciye iki kelimeden oluşan kelime gruplarını okumaktır. Bütün kelimeler bir kez okunduktan sonra öğrencinin görevi hangi kelimenin hangi kelimeyle eşleştiğini hatırlamaktır.
Asıl katılımcıya şokların can yaktığını göstermek için 45 volt’luk bir şok verilir. Sonrasında deney başlar. Araştırmacı, öğretmenin arkasında oturmaktadır. Öğretmen bir kelime söyler, öğrenci ise 4 kelime arasından o kelimenin eşini önündeki butonlardan birine basarak seçer. Öğrenci yanlış kelimeyi seçerse öğretmen önündeki şok makinesindeki düğmelere basarak öğrenciye elektroşok verir.
Elektroşok makinesinde 15 volt’tan 450 volt’a kadar şok düğmeleri bulunmaktadır. Öğrenci her yanlış cevap verdiğinde öğretmen düğmeye basmakta ve öğrenciye elektroşok verildiğini zannetmektedir. Her yanlış cevapta şok seviyesi 15 volt artmaktadır. Öğretmen şok vermeye devam ettikçe şokların seviyesi “hafif, orta, şiddetli, çok şiddetli ve tehlikeli derecede şiddetli” şeklinde artmaktadır9.
Aslında öğrenciye şok gitmemektedir çünkü öğrenci odada yalnız kalınca bağlandığı elektroşok makinesinden kurtulur ve yerine önceden ses kaydedilen bir kayıt cihazı koyar. Öğretmen cihazdan gelen seslerin öğrenciye ait olduğunu zanneder. Şok seviyesi arttıkça öğrencinin kayıttan gelen çığlıkları artmaya başlar ve bir noktada deneyden çıkmak istediğini haykırır. Örneğin:
- 120 volt: “Hey, bu gerçekten acıtıyor!”
- 150 volt: “Deneyci! Benden bu kadar, çıkarın beni buradan. Sana kalp sorunum olduğunu söyledim. Kalbim beni rahatsız etmeye başladı. Beni lütfen buradan çıkarın. Devam etmeyi reddediyorum”
- 180 volt: “Acıya katlanamıyorum. Beni buradan çıkarın!”
- 210 volt: “Deneyci! Çıkarın beni buradan. Yeter artık. Artık deneyde yer almayacağım.”
- 300 volt: “Daha fazla cevap vermeyi kesinlikle reddediyorum. Çıkarın beni buradan. Beni burada tutamazsınız. Çıkarın beni buradan.”
- 330 volt ve sonrası: Öğrenciden ses gelmez.
Peki tam bitişiğindeki odada elektroşok verdiği kişinin acı içinde olduğunu, kalbinden rahatsız olduğunu ve deneyi bırakmak istediğini duysaydınız siz ne yapardınız? Milgram deneyden önce bir grup insana 450 volt’a kadar şok vermeye devam edip etmeyeceklerini sorduğunda hiç kimse “Deneye devam ederim” cevabını vermemişti. Fakat deneyin sonucu bunu göstermedi.
Milgram Deneyinin Sonuçları Nedir?
Milgram’ın otorite deneyinin sonuçları oldukça şaşırtıcıdır. Deneye katılanların %65’i tehlikeli seviyede olan 450 volt’a kadar elektroşok vermeye devam etmiştir. Yani tüm katılımcıların üçte ikisi, karşısındaki kişinin deneye devam etmek istememesine ve tehlikeli bir rahatsızlığı olduğunu bilmesine rağmen sonuna kadar şok vermeye devam etmiştir.
İnsanlar birinin bilerek canını yakacak kadar ve belki de ölümüne sebep olacak kadar kötü varlıklar mıdır? Milgram’a göre bu davranışın sebebi insanların kendisi değil, onların içinde bulundukları durumun gerekliliklerinin “şok vermek” olduğunu düşünmeleriydi.
Hangi Faktörler Otoriteye Karşı Gelmeyi Zorlaştırır?
Milgram deneyi sırasında şok veren katılımcılardan bazıları, öğrencinin acı çektiğini duyduğunda veya bilincinin yerinde olmadığını düşündüğünde deneyi bırakmak istemişlerdir. Bu durumda deneyi yürüten kişiden sırasıyla şu tarzda komutlara maruz kalmışlardır4.
- Komut 1: Lütfen devam edin.
- Komut 2: Deney, devam etmenizi gerektiriyor.
- Komut 3: Devam etmeniz kesinlikle şarttır.
- Komut 4: Başka seçeneğiniz yok, devam etmek zorundasınız.
Katılımcı eğer kendi sorumluluğuyla ilgili kaygılı olduğunu belirtirse deneyi yürüten kişi “Ona olacak her şeyden ben sorumluyum. Devam edin lütfen.” şeklinde komut vermiştir. Böylece katılımcılar sorumluluğun başkasında olduğunu bilerek elektroşok vermeye devam etmiştir7.
Görüldüğü üzere katılımcılar her ne kadar vazgeçmek isteseler de bir bakıma bunu yapmak zorunda olduklarına ikna edilmişlerdir. Böylece eylemlerinin kaynağı olarak otorite figüründen, saygıdeğer bir bilim insanından, gelen komutları gösterebilir ve aslında kendi aksiyonlarından başkalarının sorumlu olduğunu düşünür duruma gelmişlerdir. Sorumluluk kendilerinde olmadığı sürece otoriteye boyun eğmeleri kolaylaşmıştır.

Deneyde şok miktarı her yanlış cevapta 15 volt artmıştır. Bu aslında kapıya ayak koyma tekniğine benzer. Katılımcılar her artışı küçük olarak görmüştür ve bir anda tehlikeli şok seviyelerine çıkmadıkları için küçük küçük adımlar atarak seviyeyi artırmaları daha kolay boyun eğmelerine neden olmuştur.
Milgram, otoriteye boyun eğmeyi artıran faktörleri araştırmak için yaptığı çalışmalarında durumdaki değişikliklerin itaat miktarını önemli ölçüde etkileyebileceğini bulmuştur. Deneyin farklı versiyonlarında durum değiştiğinde itaat etme oranında da düşüşler olduğunu gözlemlemiştir5. Otoriteye boyun eğme oranları şu şekilde değişmiştir:
- Yale Üniversitesi Laboratuvarı’nda gerçekleşen orijinal çalışmada: %65
- Çalışma üniversite kampüsü dışında bir yerde gerçekleştiğinde: %48
- Şok veren kişi ile şoka maruz kalan kişi aynı odada olduğunda: %40
- Araştırmacı başka bir odadan telefonla iletişim kurduğunda: %20
- Deneye katılan başka kişiler şok vermeyi reddettiğinde: %10
- Bir yerine iki araştırmacı olduğunda ve bir tanesi şok verilmeye devam edilmemesi gerektiğini söylediğinde: %0
Görüldüğü üzere ilk deneyde araştırmacı saygıdeğer bir üniversitedeki bir bilim insanı olarak deneyi gerçekleştirdiğinde itaat eden kişi oranı en fazladır. Araştırmacının otoritesini düşürecek durumlar sağlandığında veya boyun eğmeyen başka kişilerin varlığına şahit olunduğunda otoriteye boyun eğme davranışında da düşüşler görülmektedir.
Otoriteye itaat etme davranışının değişiklik göstermesi bize insanların bir seçim hakkı olduğunu düşündüğünde zarar verme davranışından kaçınmayı tercih edebileceklerini göstermektedir. Fakat farklı sosyal durumların yarattığı sosyal etkilerin kuvvetliliğini göz ardı etmek mümkün değildir9.
Milgram Deneyindeki Etik İhlaller Nelerdir?
Milgram deney sonuçlarını ilk yayınladığında prosedürün katılımcıları açıkça aldatmaya dayanması nedeniyle etik temelli birçok kritiğe maruz kalmıştır. Katılımcıların deneyimleyebileceği riskler hakkında bilgilendirilmemesi ve onaylarının alınmaması, deneyden geri çekilme isteklerinin reddedilmesi, psikolojik zararlara maruz kalmaları ve deney sonrası iyi oluş hallerini destekleyecek bir bilgilendirme almamaları, çalışmanın etiğinin sorgulanmasına sebep olmuştur8.
Deneyde katılımcılar kendi iyi oluşlarını ciddi bir şekilde etkileyebilecek bir süreçten geçmişlerdir. Deney sonrası yeterli psikolojik desteği alsalar bile etik açıdan deneyin hala sorunlar içerdiği, bazı katılımcıların kendilerini uzun süre kötü hissedebileceği, stres seviyelerinde ciddi bir artış görülebileceği ve psikolojik etkilerden bir süre kurtulamayabileceği tartışılmıştır1.
Deneydeki en büyük etik problemlerden birisi, Milgram’ın deney sonrası her katılımcıya deneyin asıl amacına dair yeterli ve açıklayıcı bilgi vermemesidir. Kimi katılımcılara aslında elektrik şoku vermedikleri söylenirken kimisine bu bilgi verilmemiştir5. Katılımcıların bilgilendirilmesindeki bu tutarsızlık da etik ihlalidir.
Deneyin etik ihlaller içermesinin bir diğer nedeni, katılımcıların prestij sahibi bir üniversiteye ve bilim ortamına olan güvenini sarsmasıdır. Katılımcılar deneyden önce çalışmanın güvenli olduğuna ikna edilmiştir fakat deney sırasında son derece rahatsızlık duymuşlardır. Bazı katılımcılar Yale Üniversitesi’nin itibarına güvendiklerinden katılmakta tereddüt etmediğini belirtse de deneyde güvenleriyle oynanmıştır6.
Deneyin bir versiyonunda Milgram, öğretmen ve öğrencileri birbirini yakından tanıyan kişilerden oluşturmuştur. Deney başlamadan önce öğrenciye aslında elektroşok hissetmeyeceği ve rol yapması gerektiği açıklanmıştır. Milgram bu versiyonda otoriteye boyun eğmenin düşük çıktığını söylese de deneyin detaylarını asla paylaşmamıştır. Bu, araştırmanın temel etik ilkelerinden olan şeffaflığa aykırı olarak görülmüştür8.
Çalışmanın bir diğer etik ihlali ise Milgram'ın katılımcılara hiçbir zaman tıbbi tarama veya sağlık kontrolü yapmamış olmasıdır. Bu çok ciddi bir sorun olarak görülmüştür çünkü örneğin psikolojik bozukluğu olan birisi, bir başkasına tehlikeli derecede elektroşok verdiğini zannettikten sonra deneyin trajediyle sonuçlanabileceği tartışılmıştır8.
Milgram, katılımcılara deney başlamadan önce katılımları karşılığındaki ödemeyi almak için bir form imzalatmıştır. Bu formda deneye kendi özgür iradeleri ile katıldıklarını ve sonrasında hiçbir yasal talepte bulunmayacakları yazılıdır. Milgram bu formun "deneysel amaçlarla değil, hukuki iddialara karşı korunmak için” kullanıldığını belirtmiştir. Bu açıklamasından kendisinin deneyin oluşturabileceği tehlikelerin önceden farkında olduğu anlaşılmaktadır7.
Milgram Deneyinin Replikasyonu
Milgram’ın deneyinden sonra özellikle otoriteye boyun eğmeyi araştıran çalışmaların etik tarafı dikkatlice düşünülmüştür. Peki böyle bir deneyi bugünün etik kuralları çerçevesinde uyarlasak nasıl olurdu? İnsanlar yine otoriteye aynı şekilde boyun eğer miydi? Jerry M. Burger, 2009 yılında Milgram deneyinin replikasyonunu gerçekleştirerek bu soruları cevapladı2.
Milgram’ın etik ihlallerinden ders çıkaran Burger’ın çalışmayı etik çerçevede tutabilmek için aldığı bazı önlemler vardı. Örneğin katılımcıların verebileceği maksimum şok miktarı 450 değil 150 volt olarak belirlendi. 150 volt, Milgram’ın orijinal çalışmasında elektroşoka maruz kalan kişinin deneyden çıkmak istediğini belirttiği nokta olduğundan böyle bir sınır çizildi.
150 volt’ta öğrenci devam etmeyi reddettikten sonra öğretmen şok verip vermeyeceğine kendisi karar vermiştir. Verdiği karar ne olursa olsun hemen sonrasında deney durdurulmuş ve katılımcıya aslında öğrenciye elektroşok verilmediği hemen açıklanmıştır. Ayrıca deneyi yürüten kişi, gerek gördüğü takdirde çalışmayı derhal sonlandırması talimatı verilen bir klinik psikolog olmuştur.
Deneyden önce deneye olumsuz tepki verebilecek bireyleri çalışmaya katmamak için potansiyel katılımcıların sağlık durumu ölçülmüştür. Katılımcılara deney başlamadan önce birden fazla kez istedikleri zaman deneyden çekilme hakkına sahip oldukları ve katılım ücretlerini her halükârda alacakları hatırlatılmıştır.
Kısacası, Burger’ın replikasyonu etik kurul onayından geçmiş ve çalışmaya katılanların psikolojisi detaylıca düşünülerek hazırlanmıştır. Araştırmanın sonucu Milgram ile benzer bulgular göstermiştir. Deneyde katılımcıların otoriteye direnmesi daha kolay hale getirilmesine rağmen sonuçların büyük farklar göstermemiş olması, sosyal psikoloji alanında büyük bir yankı uyandırmıştır.
Kaynakça
- Baumrind, D. (1964). Some thoughts on ethics of research: After reading Milgram's "Behavioral Study of Obedience." American Psychologist, 19(6), 421–423. https://doi.org/10.1037/h0040128
- Burger, J. M. (2009). Replicating Milgram: Would people still obey today? American Psychologist, 64(1), 1–11. https://doi.org/10.1037/a0010932
- Fenigstein, A. (2015). Milgram’s shock experiments and the Nazi perpetrators: A contrarian perspective on the role of obedience pressures during the Holocaust. Theory & Psychology, 25(5), 581–598. https://doi.org/10.1177/0959354315601904
- Milgram, S. (1963). Behavioral study of obedience. Journal of Abnormal & Social Psychology, 67(4), 371–378. https://doi.org/10.1037/h0040525
- Milgram, S. (1974). Obedience to authority: An experimental view. New York: Harper and Row.
- Nicholson, I. (2011). “Torture at Yale”: Experimental subjects, laboratory torment and the “rehabilitation” of Milgram’s “Obedience to Authority.” Theory & Psychology, 21(6), 737–761. https://doi.org/10.1177/0959354311420199
- Russell, N. (2018). Understanding Willing Participants, Volume 1. In Springer eBooks. https://doi.org/10.1007/978-3-319-95816-3
- Russell, N. (2024). Stanley Milgram’s Obedience Studies: An Ethical and Methodological Assessment. Philosophia Scientae, 28–2, 107–129. https://doi.org/10.4000/11pu3
- Stangor, C., Jhangiani, R., & Tarry, H. (2014). Principles of social psychology-1st International Edition.