Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
BaşlayınVaroluşumuzdaki Bilme İsteği ve Kıyaslamanın Doğası
Dünyaca ünlü Shakespeare'in Hamlet'inin o ünlü sözünü bilirsiniz: "Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!" Hamlet'in bu sözü, yaşamın acı ve zorluklarının yanı sıra insanın kendi varoluşunu diğer insanlarla olan ilişkisiyle sorgulamasını da ifade eder.
İnsanın varoluş serüveni tam anlamıyla doğumu ile başlar. Bir doğuş adeta bir labirent oyununa başlamak gibidir çünkü hayat, bilinirliği kadar bilinmezliği ile de devam eden karmaşık bir süreçtir; doğrusal gitmeyen yollar, dönemeçler, görünmez köşelerle doludur.
Bunların yanında insan zihni, doğası gereği, bilinmezliği pek sevmeyen bir yerde durur. Farklı birçok alandaki boşluğu tamamlamaya, bir değerlendirme ya da çıkarım yapmaya çalışır. Bu nedenle insanlar bu hayat labirentindeki yolunu çözümlemek için çeşitli göstergeler kullanmaya ihtiyaç duyarlar. “Kıyaslama yapma” eylemi de en basit şekli ile bu amaca hizmet eden göstergelerden biridir.
İnsan bilinmezlikleri azaltmaya ve varoluşu başta olmak üzere dünyayı bilmeye ve anlamlandırmayı çalışır çünkü kendisi hakkında kesin bir bilgiye sahip değildir. Dolayısıyla insan kıyaslama ya da karşılaştırma yaparak kendi durumunu değerlendirmeye çalışır. İşte bu yazıda bilimsel bakışla ele alacağımız “Sosyal Karşılaştırma Teorisi” temelinde buna benzer bir düşünceye dayanır.
Sosyal Karşılaştırma Teorisi Nedir?
Sosyal karşılaştırma insanların yetenek ve tutumlarını başkalarınınki ile ilişkilendirerek değerlendirmesini ifade eder. Bu süreç insanın kendisini algılayışı ve öznel iyi oluşu (yani genel mutluluk veya iyilik hâlleri) açısından önemli bir rol oynar1.
Kuramın kökeni Leon Festinger'ın Sosyal Karşılaştırma Süreçleri Teorisi (A Theory of Social Comparison Processes) adlı makalesine dayanmaktadır. Temel argümanı yetenek ve görüşlerimiz hakkında doğru bir çıkarım yapabilmek için benzer insanlarla karşılaştırma yapma ihtiyacımızın olduğudur2.
Festinger'ın sosyal karşılaştırma kuramındaki yetenek ve görüşler arasında önemli bir ayrım söz konusudur. Genellikle yeteneğin şekli fark etmeksizin diğer insanlardan üstün olmak istenirken fikirler söz konusu olduğunda eşitlik gözetilir çünkü insanlar başkalarıyla aynı fikirlere sahip olduklarında kendilerini güvende hissederler2.
Sosyal Karşılaştırma Türleri
İnsanların kendilerini başkalarıyla kıyaslama biçimleri ilk olarak 1954 yılında Leon Festinger tarafından tanımlanmıştır. Teoride üç tür sosyal karşılaştırma ileri sürülmektedir1:
Yukarı Doğru Sosyal Karşılaştırma: Kendini kendinden daha iyi olduğu düşünülen biriyle karşılaştırmaktır (Örneğin bu kişi daha zengin, daha yüksek statülü ya da daha çekici biri olabilir.).
Aşağı Doğru Sosyal Karşılaştırma: Kendini daha iyi olmadığı düşünülen biriyle karşılaştırmaktır (Örneğin iki yıllık romantik partnerinden ayrılan birinin kendini beş yıllık ilişkisi biten kişilerle karşılaştırması; günlük dildeki “Beterin beteri var.” anlayışını da buraya konumlandırabiliriz).
Yatay/Lateral Sosyal Karşılaştırma: Kendini nispeten benzer seviyede olduğun biriyle karşılaştırmaktır (Örneğin iş performansını aynı statüde olduğun diğer iş arkadaşlarınla kıyaslamak).
Kendimizi Neden Başkaları ile Kıyaslarız?
İnsanlar genellikle yetenek ve görüşleri için fiziksel gerçeklikten (nesnel ve somut gerçeklikten) ziyade sosyal gerçeklik ararlar. Bu sosyal gerçeklik ise sosyal karşılaştırma yoluyla elde edilir. Sosyal karşılaştırma bir kişi kendini diğeriyle (ya da diğerleriyle) kıyasladığında ortaya çıkar ve karşılaştırmanın yapıldığı boyut neredeyse her şey olabilir2.
Kendimizi Başkalarıyla Kıyaslamanın Yarar ve Zararları
Orijinal teori yetenek ya da fikirlerin doğru değerlendirilmesine odaklanırken sonraki araştırmalar değerlendirmenin doğruluğundan ziyade öz saygı üzerindeki etkisine odaklanmıştır2.
Söz konusu kuram, yukarı doğru karşılaştırmaların aşağılık hissini arttırdığını ve bunun da benlik kavramındaki olumsuz değişikliklerle ilişkilendiğini savunurken daha sonraki araştırmalar yukarı doğru karşılaştırmaların ilham verici olabileceğini ve benlikteki olumlu değişikliklerle ilişkilendirilebileceğini öne sürer1.
Festinger'ın doğru öz değerlendirmeye yarayan kıyaslama görüşü bir yana, araştırmalar sosyal karşılaştırmanın belirli bağlamlarda kendine hizmet eden bir işlev üstlenebileceğini de öne sürmektedir. Psikolojik tehdit altındaki bireyler benlik saygılarını yükseltmek amacıyla dezavantajlı veya aşağı durumdaki diğer kişilerle kendilerini karşılaştırabilirler. Örneğin Wood ve arkadaşlarının (1985) yaptığı bir çalışmada, kanser hastalarının büyük çoğunluğu (içgüdüsel olarak) kendi durumlarının hastalığın daha ileri evresindekilere göre daha tercih edilebilir olduğunu vurgulamışlardır3.
Bir başka örnek de ihtiyacı olanlara yardım etmenin çeşitli nedenlerden dolayı kendimizi iyi hissetmemizi sağlaması olabilir. Bu nedenlerden biri yardım eyleminin hayatımızın -nispeten- iyi olduğunu pekiştirme işlevidir4.
Sosyal Karşılaştırma ve Öz Saygı
Öz saygısı yüksek olan ve hayatlarında daha az stres faktörü bulunan kişiler sosyal karşılaştırmalarda daha iyi performans gösterme eğilimindedir. Aynı zamanda yüksek öz saygıya sahip kişiler kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaya da daha az eğilimli olabilirler5.
Öz saygısı daha düşük olan ya da hayatlarında daha fazla stres ve tehdit bulunan kişilerse aşağı doğru karşılaştırma türünü daha sık kullanma eğiliminde olabilirler. Bu durum ruh hâllerini olumlu yönde etkileyebilse de söz konusu etki zaten bu alanlarda daha iyi durumda olan kişilerde olandan daha azdır.
Yani, düşük öz saygıya sahip veya stresli kişiler daha kötü durumda olan kişiler ile kendilerini karşılaştırarak geçici olarak da olsa daha iyi hissedebilirler. Öz saygısı ve stres yönetimi gelişmiş kişiler içinse aşağı doğru karşılaştırmaların etkisi daha az olabilir çünkü bu kişiler kendi değer ve yeteneklerinin farkındadırlar. Net şekilde başkalarının onayına bağlı olmadıklarından kendilerini diğerleriyle karşılaştırmaya da muhtemelen daha az ihtiyaç duyarlar.
Ayrıca her zaman olduğu gibi insanın biricikliğini vurgulayarak şunları da ekleyelim: Kimileri için yukarı doğru sosyal karşılaştırmalar ilham ve heyecan hissettirebilir. Örneğin bir kariyer hedefinde ilerlerken daha iyi durumda olanlarla kendini kıyaslamak – sosyal medya hesaplarından bu kişiyi ve yaptığı işleri takip etmek iyi bir motivasyon kaynağı olabilir. Kimileri içinse yukarı doğru sosyal karşılaştırmalar umut ve motivasyon vermek yerine daha kötü hissettirebilir; hatta bu kişiler stres seviyelerinde artış bile yaşayabilirler5. Sonuçta burada birçok faktör rol oynayabilir.
Sosyal Karşılaştırma ve Kıskançlık Duygusu
Çarpıcı bir soruyla girelim: Kötü gününüzde mi yoksa başarınızı kutlayacağınız bir günde mi yanınızda “samimi” ortaklar bulmak daha zordur?
Bilindiği üzere dost elbet kara günde (de) belli olur fakat dostluk ya da söz konusu ilişki gerçek ve sağlıklı bir bağ ise iyi gününüzde de kendini gösterecektir. Başarılarınız ile sevinecek, ortaya koyduğunuz işleri destekleyip görünür kılacak, mutluluğunuzu paylaşacak, size içtenlikle güzel bir söz söyleyebilecek ya da özel hissettirecek kişilerle kurulan sağlam ve gerçek ilişkilerden bahsediyoruz burada.
Bunların aksine ilişki kurduğunuz kişilerle iyi haberlerinizi paylaştığınızda olumlu ya da destekleyici bir tepki vermediklerini, verseler bile samimi olmadıklarını fark ettiğiniz insanlar da olabilir elbet6. Gerek insanın gerekse ilişki dinamiklerinin özgünlüğünden kaynaklı olarak bu durumun çeşitli sebepleri olabilse de biz sosyal karşılaştırma konusu bağlamındaki “kıskançlık” boyutuna odaklanacağız.
Doğamızın pek de arzulanır bir parçası olmasa da ilişkilerde dikkatli olmamızı gerektiren bir konudur kıskançlık. Yukarı doğru karşılaştırmalar yapıldığında (yani değer verilen alanlarda daha önde olanlar gözlemlendiğinde) kıskanç hissedilebilirken aşağı doğru karşılaştırmalar yapıldığında (yani bizden daha azına sahip olanlar ele alındığında) daha iyi hissedilebilir6.
Bu noktada tıpkı üzüntülerimiz gibi sevinçlerimizi de paylaşacağımız insanları, yani sosyal ilişkilerimizi ve seçimlerimizi yeniden değerlendirmek işlevsel olabilir. Bu bizi alacağımız tepkiler karşısındaki hayal kırıklığından korurken akışın bölünmesinin ve yaşayacağımız haklı mutluluğun pürüzlenmesinin önüne geçebilir. Kurduğumuz ilişkileri yeniden çerçeveleme sürecindeki zorlanma veya ihtiyaç durumunda bir profesyonelden destek almak oldukça yararlı olacaktır çünkü sosyal çevremiz kendimizi ve hayatımızı nasıl gördüğümüz açısından önemlidir.
Sosyal Karşılaştırma ve Sosyal Medya
Geçmişte kendimizi başkalarıyla karşılaştırırken çoğunlukla komşularımız ve iş arkadaşlarımız gibi belli ortaklıklarımızın olduğu kişileri referans alır; genellikle de eğitim düzeyi, ekonomik gelir ve ilgi alanı gibi değişkenler bakımından kendimize benzer kişiler ile bir arada bulunurduk. Dolayısıyla ortaya çıkan farklılıklar küçüktü ve potansiyel medyanın üzerimizdeki etkisi de sınırlıydı6.
Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu referans çeşitliliği ciddi şekilde arttı ve şu an kendimizi neredeyse dünyadaki herkesle karşılaştırabilir bir noktadayız. Dolayısıyla bu geniş aralık maddiyat, statü, güç, ün ve fiziksel görünüm gibi çeşitli konularda bizden oldukça farklı gruplara maruz kalmamıza yol açıyor.
Fiziksel sınırları çokça aşmış olan bu karşılaştırma durumu birçok insanda mutsuzluk ve yetersizlik gibi olumsuz etkiler bırakabiliyor. Bu nedenle sosyal medyayı bilinçli kullanmanın, kendimizi başkalarıyla karşılaştırırken farklı yaşam tarz ve koşullarını göz önünde bulundurmanın, ayrıca bu süreçler konusunda bilgi sahibi olmanın ekstra önem kazandığını söylemek mümkün.
Asağı doğru karşılaştırmaların getirdiği üstünlük duygularına kısılıp kalırsanız veya yukarı doğru karşılaştırmalar yapıp sürekli kendinizi kötü hissederseniz bu zihinsel tuzaktan kurtulmak önemlidir5. Unutmayın ki kendinizi birileriyle kıyasladığınızı bilmek, bunun sizi yıpratıp size zarar verdiğini fark etmek ve bunu yaparken kendinizi durdurmak farklı şeylerdir7. İlk ikisini deneyimliyor olsanız bile bunu durduramıyor olmanız oldukça doğaldır.
Kendimizi Başkaları ile Kıyaslamayı Nasıl Durdururuz?
1.Kıyaslamanın Doğal Olduğunu Hem Kabul Hem de Kontrol Edin.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak nsan olmanın doğal bir eğilimi olsa da bu durum sürekli bunu yapmaya devam etmeniz gerektiği ya da doğanızın zorunlu bir ihtiyacı olduğu anlamına gelmez.
2. Kıyaslama Yaptığınızı Fark Edin.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslarken bunu fark etmeye çalışın. Kıyaslama yaptığınızı dillendirmek gibi size uygun olan farklı yöntemler deneyebilirsiniz. Böylece yaptığınız karşılaştırmanın bazen size bile mantıksız geldiğini görebilirsiniz. Farkında olmak yine de değişimi başlatmanıza yardımcı olabilir. Bu noktada karşılaştırmanın üzerinizde yarattığı etkiyi kollamanız da etkili olabilir.
3. Kıyaslama Nedeninizi Anlayın.
Kıyaslama yapmanızın altındaki asıl ihtiyacı anlamaya çalışın. Kendinizi bazı yönlerden tehdit altında hissediyor olabilir misiniz? Sizce bu yönleri geliştirmek için neler yapabilirsiniz?
4. Adil Olmayan Karşılaştırmalar Yapmayın.
Nispeten düşük ya da güçsüz olan özelliklerinizi başkalarının en iyi yönleriyle karşılaştırma eğiliminde olabileceğinizi unutmayın. Bu bir yanılgı olabilir.
5. Görünüşün Ötesine Bakın.
Dış görünüşün sınırlı bir bilgi vereceğini unutmayın. Dışarıdan mutlu ve rahat görünmek hiçbir derde ve soruna sahip olmamak anlamına gelmez. Hayatın akışında bu gerçekçi de değildir. Sorunlar vardır ve muhtemelen hep olacaktır. Yapabileceğiniz en gerçekçi ve işlevsel hamle onlara yaklaşımınızı ve baş etme becerilerinizi geliştirmektir.
6. Kendinize ve Hedeflerinize Odaklanın.
Kim olmak ve neleri başarmak istediğinize odaklanın. Kendinize ulaşılabilir hedefler belirleyin ve bunun için emek verin.
7. Güçlü Yönlerinizi Besleyin.
Herkesin bazı alanlarda daha iyi, bazı alanlarda ise daha zayıf olabileceğini kendinize hatırlatın. Her insanın kendine özgü yetenek ve değerleri vardır. Güçlü yönlerinizi keşfedip geliştirmeye odaklanın. Kendinizi başkalarıyla değil kendi potansiyelinizle karşılaştırın: Şu an potansiyelinizin neresindesiniz?
8. Sosyal Medyayla Aranıza Sınır Koyun.
Size zarar verdiğini düşünüyorsanız karşılaştırma yapma eğilimini tetikleyen içeriklerden uzak durun. Ayrıca sosyal medyanın yanıltıcı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Herkesin okuyabileceği bir günlüğe şeffaf şekilde her şeyinizi yazar mıydınız? Peki sizce sosyal medyanın her şeyi filtresiz bir şekilde yansıtması mümkün mü? Karşılaştırma için büyük oranda onu referans almak ne kadar uygun olur sizce?
9. “Gerçek” Sosyal Çevrenizi Oluşturun.
Kendiniz, var olan kişilik ve ilişki örüntüleriniz ya da hayatınız ile ilgili iç görünüz arttıkça seçimleriniz de daha işlevsel olmaya başlayacaktır. Sağlıklı, samimi ve gerçek insan ilişkileri kurmak her zaman çok kolay olmasa da yapacağınız belli yatırımlar ile elbette ki mümkün. Bu gibi ilişkilerin yapıcılık ve desteği ise inkar edilemez.
10. Kendi Saatinize Göre Hareket Edin.
Aynı dünya üzerinde yaşasak da herkes kendi mevsim şartlarında, kendi saatinde ve kendi yolunda ilerler. Bu nedenle kendinizle ilgili değerlendirmelerde bulunup beklentilerinizi şekillendirirken diğerleri ile kıyaslama içine girmek yerine kişisel saatinizi kollayın.
11. İnsan Olmayı Kabul Edin.
Hiçbirimiz mükemmel değiliz, insanız. Kusurlarımız ile de sevgi, saygı, beğeni ve değer görmeyi kesinlikle hak ederiz.
Sonuç Olarak
Kişisel hayat labirentinde diğerlerini ve onların özelliklerini adeta bir yol gösterici olarak kullanarak kendini, dünyadaki yerini ve yolunu daha iyi anlama çabası sosyal karşılaştırma süreçlerinin temel motivasyonudur3.
Kıyaslama eylemi insan zihninin doğal bir çalışma tarzıdır ve bazı açılardan faydalı olabilir. Bir başkasının başarılarından duyduğunuz ilham, kendi hayatınızı iyileştirme motivasyonunuzu arttırabilir8. Dünyanın başka bir ucundan video aracılığıyla ulaştığınız ya da fiziksel olarak sunumuna katıldığınız bir uzman sizde olumlu etkiler bırakabilir. Bir şeyleri birilerinden daha iyi yapabildiğinizi görmek öz güveninizi arttırabilir. Tüm bunların aksine karşılaştırmalar sizi sürekli olarak aşağı, değersiz veya üzgün hissettirdiğinde zararlı da olabilir.
Nihayetinde karşılaştırma insan doğasının bir parçasıdır. Onu tamamen durdurmaya odaklanmak yerine önemli olan bu eğilimin farkında olmak ve onu bilinçli bir şekilde yönetmektir. Bu şekilde olumsuz etkilerini azaltıp lehimize olanları çoğaltabiliriz8. Belki de sürekli karşılaştırma yapmak yerine kendimizi ve dünyayı farklı bakış açılarından görmeye yatırım yapmak çok daha ufuk açıcı sonuçlar getirir, kim bilir!
Kaynakça
- American Psychological Association (APA) | Dictionary of Psychology: Social comparison theory
- Wheeler, L., & Suls, J. (2015). Social Comparison, Psychology of. International Encyclopedia of the Social & Behavioral Sciences (Second Edition), 210–215. https://doi.org/10.1016/b978-0-08-097086-8.24026-9
- Guyer, J. J., & Vaughan-Johnston, T. I. (2018). Upward and Downward Social Comparisons: A Brief Historical Overview, Social Comparisons (Upwardand Downward). Encyclopedia of Personality and Individual Differences. https://doi.org/10.1007/978-3-319-28099-8_1912-1
- Psychology Today | Got Happiness? Social Comparison Theory Can Help! Verywell Mind | The Stress of Social Comparison and How to Limit Comparing Yourself to Others
- Psychology Today | Understanding Envy With Social Comparison Theory
- Psychology Today |15 Ways to Stop Self-Comparison
- Psychology Today | The Comparison Trap