Yaratıcı Beyin: Yaratıcı Düşüncenin Sinirsel Mekanizmaları

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Başlayın

Yaratıcılık ve Sinirbilim

Yaratıcılığın sinirbilimsel temellerini anlamak, bireysel gelişim için olduğu kadar toplumsal ve ekonomik ilerleme için de büyük önem taşımaktadır. Bireysel düzeyde, yaratıcı düşünceyi teşvik eden beyin mekanizmalarının anlaşılması, eğitim ve kişisel gelişim programlarının daha etkili hale getirilmesini sağlar. Bu, insanların problem çözme, inovasyon ve eleştirel düşünme becerilerini artırarak onların kariyerlerinde ve günlük yaşamlarında daha başarılı olmalarına yardımcı olur.

Toplumsal ve ekonomik düzeyde yaratıcı bireylerin ortaya koyduğu yenilikler, teknoloji ve bilimdeki gelişmeleri hızlandırır, yeni iş alanları yaratır ve genel refah seviyesini yükseltir. Böylece, yaratıcılığın sinirbilimsel temellerine dair yapılan araştırmalar, geniş kapsamlı ve uzun vadeli olumlu etkiler sağlayarak hem bireysel hem de kolektif ilerlemeyi destekler.

Yaratıcılık Nedir?

Yaratıcılık birey veya bireylerin kasıtlı bir faaliyetini ve sürecini gerektiren temel bir yeteneğidir. Yaratıcı süreç, belirli bir ortamda meydana gelir ve ürün veya ürünler (somut veya soyut) üretmeyi içerir. Yaratıcı ürünler yeni, orijinal, geleneksel olmayan ve aynı zamanda değerli ve yararlı olmalıdır1.

Yaratıcılığın Önemi

Yaratıcılık, bireyler için hayati bir öneme sahiptir. Bu yetenek farklı bakış açıları ve çözüm yollarıyla karşılaşılan sorunları ele almamızı sağlar. Yenilik ve yenilikçiliğin temeli olan yaratıcılık, yeni fikirlerin ve ürünlerin doğmasını teşvik eder, böylece gelişmiş teknolojiler ve daha etkili iş modelleri ortaya çıkar. Ayrıca, kişisel gelişimi destekler ve bireylerin kendilerini ifade etmelerini, özgüvenlerini artırmalarını sağlar. Yaratıcılık toplumsal değişim ve ilerlemeyi tetikler; yenilikçi düşünce, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda dönüşümü destekler. Öte yandan, yaratıcılık hayal gücünü besler ve insanların dünyayı farklı bir şekilde görmelerini sağlar. Bu da sanat, edebiyat ve diğer alanlarda ilham kaynağı olabilir. Bu nedenlerden dolayı, yaratıcılık bireyler için sadece bir yetenek değil, aynı zamanda toplumun ve insanlığın ilerlemesi için de bir itici güçtür.

Yaratıcılığın Boyutları

Yaratıcılığı düşündüğümüzde genellikle akla sanat gelir. Çoğu insan yazarların, ressamların ve oyuncuların yaratıcı olduğu konusunda hemfikirdir. Bu, konuyu inceleyen psikologların “büyük-C Yaratıcılık” (Big-C Creativity) olarak adlandırdıkları, halk tarafından tanınan, profesyonel düzeyde performanstır.

Peki, daha küçük ölçekli yaratıcılık söz konusu değil mi? Araştırmacıların “küçük-c yaratıcılık” (Little-c Creativity) olarak adlandırdıkları bu kavram, hepimizin günlük yaşamımızda sahip olduğumuz ve ifade ettiğimiz bir şeydir; yeni tarifler icat etmekten kendi işimizi kendimiz yapmaya kadar, çocukları eğlendirmek için espriler düşünmeye kadar birçok günlük eylemi içerir 2.

resim yapan şiir yazan film çeken sanatçılar görseli

Yaratıcılık ve Beyin Araştırmaları

Yaratıcılık ve beyin araştırmalarının tarihi, insanlığın varoluşundan beri var olan yaratıcı düşünceyi anlama ve açıklama çabasıyla başlar. Antik çağlardan itibaren insanlar, yaratıcılığın kökeni ve doğası hakkında varsayımlarda bulunmuş ve farklı perspektifler geliştirmiştir. Ancak, modern yaratıcılık ve beyin araştırmaları, bilimsel yöntemlerin ve teknolojinin ilerlemesiyle daha sistemli bir şekilde yürütülmeye başlamıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüzyılın başlarında, psikoloji ve nörobilim alanlarındaki ilerlemeler, yaratıcılığı anlamak için yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmuştur3,4.

Psikolojide, Gestalt psikolojisi gibi yaklaşımlar, yaratıcılığın bütünsel yapısını anlamaya yönelik çalışmaları teşvik etmiş ve aynı dönemde, nöroloji ve beyin araştırmalarında da ilerlemeler kaydedilmiştir.

Böylece yaratıcılığın beyindeki fizyolojik temelleri üzerine çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılın ikinci yarısında, yaratıcılık ve beyin araştırmaları hız kazanmıştır. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi, beyin görüntüleme tekniklerinin (örneğin, manyetik rezonans görüntüleme veya EEG) kullanımını mümkün kılmış ve bu da araştırmacılara beyin aktivitesini inceleme ve yaratıcılığın nöral temellerini anlama fırsatı sunmuştur5. Günümüzde, bu araştırma alanları hala aktif bir şekilde ilerlemekte olup, yaratıcılığın beyin üzerindeki etkilerini anlamak için çeşitli disiplinler arası çalışmalar yürütülmektedir.

Yaratıcılık Nasıl Ölçülür?

Yaratıcı düşünme yeteneği, çeşitli yöntemlerle ölçülebilir. Bu ölçüm sürecinde, çeşitli testler ve ölçekler kullanılır. Bu testler, kişinin belirli bir konu veya problemle ilgili olarak orijinal ve farklı çözümler üretme becerisini değerlendirir. Ayrıca, başarı öyküsü analizi gibi yöntemler de kullanılabilir. Bu yöntemde, kişinin geçmişteki yaratıcı başarıları ve projeleri incelenerek yaratıcılık düzeyi değerlendirilir. Bununla birlikte, yaratıcı düşünme yeteneği aynı zamanda gözlem ve değerlendirme yoluyla da ölçülebilir. Kişinin günlük yaşamında ve iş performansında sergilediği yaratıcı yaklaşımlar gözlemlenerek ve değerlendirilerek, yaratıcılık düzeyi hakkında bilgi edinilebilir. Bu farklı yöntemler bir araya getirilerek, kişinin genel yaratıcı düşünme yeteneği daha kapsamlı bir şekilde değerlendirilebilir6.

Psikologların yaratıcı düşünmeyi ölçtükleri yollardan biri, insanlardan yaygın nesneler için yaygın olmayan kullanımlar düşünmelerini istemektir, örneğin bir bardak veya karton kutu. Bu cevaplar, akıcılık (toplam fikir sayısı) ve özgünlük gibi farklı boyutlarda analiz edilebilir. Şaşırtıcı bir şekilde, birçok insan bu görünüşte basit görevde zorlanır, yalnızca nesnenin tipik kullanımına yakın önerilerde bulunur.

Aynı şey, zaten bildiğimizin ötesine geçmeyi gerektiren diğer testlerde de olur (yani, "kutu dışı düşünme"). Bu tür yenilik görevleri yaratıcılığın sadece bir yönünü değerlendirir. Çizim gibi tasarım için gerekli olan görsel-uzamsal yeteneklerden, yenilik ve keşif için önemli olan bilimsel yeteneklere kadar diğer yaratıcı becerileri ölçen birçok yeni test geliştirilmektedir2.

Yaratıcı Fikirler Nereden Gelir?

Neden bazı insanlar diğerlerinden daha yaratıcıdır? Psikoloji ve nörobilim deneylerinden gelen artan kanıtlar, yaratıcılığın bilişsel çaba gerektirdiğini göstermektedir. Bulgular ışığında, genel yaratıcı düşünmeyi beynin hafıza ve kontrol sistemleri arasındaki dinamik bir etkileşim olarak düşünebiliriz. Hafıza olmadan, zihinlerimiz boş bir sayfa olurdu. Ancak zihinsel kontrol olmadan, düşünmeyi yeni yönlere itemez ve zaten bildiğimizde takılı kalmaktan kurtulamazdık2.

Yaratıcılığın Sinirbilimsel Temelleri

Yaratıcılığın nöral temellerini anlamak için, beyin aktivitesinin karmaşık bir etkileşimi üzerine kurulu olduğunu bilmek gerekir. Beyin görüntüleme teknikleri ve nörolojik çalışmalar ile yapılan araştırmalar, yaratıcılığın birden fazla beyin bölgesi arasında yoğun bir iletişim gerektiren karmaşık bir süreç olduğunu göstermektedir. Örneğin, öncelikle ön lobların (prefrontal korteks) önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir çünkü bu bölgeler problem çözme, dikkat ve çalışma belleği gibi kritik zihinsel süreçleri düzenler. Ayrıca, temporal ve parietal lobların yaratıcılıkta önemli olduğu düşünülmektedir çünkü bu bölgeler dil işleme, görsel uzamsal düşünme ve bağlamsal bilgi işleme gibi yeteneklerle ilişkilendirilmiştir2,3,4.

Beyin görüntüleme çalışmaları, yaratıcı faaliyet sırasında bu bölgeler arasındaki etkileşimin arttığını ve beyin ağlarının daha esnek ve adaptif hale geldiğini göstermektedir. Bu, yaratıcılığın sadece belirli bir beyin bölgesine değil, beyin ağlarının karmaşık bir etkileşimine dayandığını ve bu etkileşimin yaratıcı süreçte önemli bir rol oynadığını göstermektedir2,5.

Yaratıcılık ile İlişkili Beyin Ağları

Yaratıcılık birçok beyin ağı arasındaki dinamik etkileşimlerin bir sonucu olduğundan, özellikle Varsayılan Mod Ağı (DMN), Yönetici Kontrol Ağı (Executive Control Network) (ECN) ve Belirginlik Ağı (Salience) (SA) yaratıcı düşünme süreçlerinde merkezi bir rol oynar. Bu ağlar, bireylerin içsel düşünceleri, problem çözme yetenekleri ve duyusal uyaranları işleme kapasiteleri arasında bir denge kurarak, yeni ve orijinal fikirlerin üretilmesini ve değerlendirilmesini sağlar.

1. Varsayılan Mod Ağı (Default Mode Network) (DMN)

DMN, beynin iç kısmında bulunan birçok beyin bölgesini içeren bir beyin ağıdır ve genellikle kişinin kendi kendine odaklanma, hedefsiz düşünme, hatırlama, hayal kurma ve öz-düşünce gibi süreçlerle ilişkilendirilir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, DMN'nin yaratıcı düşünme süreçleriyle de ilişkili olduğunu göstermektedir. Yaratıcılık süreci sırasında bireyler genellikle dış uyaranlardan ziyade iç düşüncelere odaklanır. Bu, DMN'nin devreye girdiği bir noktadır7,8.

DMN, kişinin iç düşüncelerine odaklanmasına ve beyindeki farklı bilgi ve deneyimlerin birleştirilmesine olanak tanır. Bu da yaratıcılığın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar. Ayrıca, DMN'nin, farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantıları düzenleyerek, yaratıcılık sürecinde farklı bilgi parçalarının entegrasyonunu kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Bu, kişinin daha önceki deneyimlerini ve bilgi birikimini yeni ve orijinal fikirler üretmek için kullanmasına yardımcı olabilir.

yaratıcı düşünme nöronlar görseli

2. Yönetici Kontrol Ağı (Executive Control Network) (ECN)

Yüksek düzeyde bilişsel kontrol, problem çözme, dikkat ve çalışma belleği süreçlerini yönetmekle sorumlu olan bir beyin ağıdır. Bu ağ, bireylerin karmaşık görevleri başarıyla tamamlamalarına ve çeşitli bilişsel zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olur. Yaratıcılıkla olan ilişkisi ise oldukça kritiktir; ECN, yaratıcı süreçte ortaya çıkan fikirlerin değerlendirilmesi ve düzenlenmesi gibi yönleri destekler8.

Bu ağ, Varsayılan Mod Ağı'ndan (DMN) gelen fikirlerin uygulanabilir ve uygun olmasını sağlamak için devreye girer. DMN'nin ürettiği orijinal ve yenilikçi fikirler, ECN tarafından değerlendirilir ve işlenir, böylece yaratıcı düşünce süreci daha yapılandırılmış ve etkili hale gelir. ECN'nin bu düzenleyici rolü, yaratıcı sürecin hem kaotik hem de düzenli yönlerini dengeleyerek, yenilikçi ve pratik çözümler üretme kapasitesini artırır8.

3. Belirginlik Ağı (Salience Network) (SN)

Duyusal ve duygusal uyaranların önemini belirleyerek ve dikkat kaynaklarını bu uyaranlara yönlendirerek, beyindeki bilgi işlemeyi düzenler. Bu ağ, içsel ve dışsal uyaranlar arasında geçiş yaparak, yaratıcı süreçte hangi fikirlerin veya düşüncelerin önemli olduğuna karar verilmesine yardımcı olur. Yaratıcılıkla ilişkisi, SN'nin fikirlerin değerlendirilmesi ve düzenlenmesinde önemli bir rol oynamasıdır8.

Belirginlik ağı, Varsayılan Mod Ağı (DMN) ve Yönetici Kontrol Ağı (ECN) arasındaki etkileşimi düzenleyerek yaratıcılığı destekler. DMN'den gelen orijinal fikirlerin ECN tarafından değerlendirilmesi ve işlenmesinde SN'nin rolü kritiktir. SN, yaratıcı düşünce sürecinde önemli bir düzenleyici olarak işlev görür ve fikirlerin değerlendirilmesi ve yönlendirilmesinde önemli bir role sahiptir.

Bu ağlar birlikte çalışarak, yaratıcı düşünme süreçlerini destekler ve optimize eder. DMN, yeni ve orijinal fikirlerin oluşturulmasına yardımcı olurken, ECN bu fikirleri değerlendirir ve düzenler, SN ise hangi fikirlerin veya uyaranların dikkate alınması gerektiğini belirler. Bu dinamik etkileşim, yaratıcı düşünmenin karmaşıklığını ve çok yönlülüğünü yansıtır.

4. Yaratıcılık ve Nörotransmiterler

Nörotransmitterler, beyindeki sinir hücrelerinin iletişimini sağlayan kimyasal maddelerdir. Yaratıcılık sürecinde nörotransmitterlerin rolü, beyindeki bilişsel işlevlerin ve duygusal durumların düzenlenmesinde önemli bir faktördür. Dopamin, serotonin, glutamat ve norepinefrin yaratıcılıkla ilişkili başlıca nörotransmitterlerdir9.

a. Dopamin

Dopamin ödül ve zevk duygularının yanı sıra motivasyon, öğrenme ve dikkat gibi bilişsel süreçlerde de rol oynar. Yaratıcılıkla ilişkilendirilen birçok durumda, dopaminin artan seviyeleri yaratıcılığı artırabilir. Özellikle, yeni ve ödüllendirici deneyimler, yaratıcılığı teşvik edebilir ve bu deneyimler dopamin salınımını artırabilir.

b. Serotonin

Serotonin, duygusal durumun düzenlenmesi, endişe kontrolü ve stres yönetimi gibi işlevlerde rol oynar. Dengeleyici bir nörotransmiter olarak, serotonin seviyelerindeki değişiklikler yaratıcılığı etkileyebilir. Bazı araştırmalar, serotonin eksikliğinin yaratıcılığı azaltabileceğini göstermektedir, ancak serotonin seviyelerinin çok yüksek olmasının da yaratıcılığı olumsuz etkileyebileceği düşünülmektedir.

c. Glutamat

Glutamat, beyindeki en yaygın uyarıcı nörotransmitterdir ve öğrenme, hafıza ve nöronal plastisite gibi işlevlerde önemli bir rol oynar. Yaratıcılık sürecinde, glutamatın sinir hücrelerinin iletişimindeki artışlar yaratıcılığı artırabilir. Yaratıcılıkla ilişkilendirilen zihinsel esneklik ve bağlantı kurma yetenekleri, glutamat seviyelerinin dengeli olmasıyla ilişkilendirilebilir.

d. Norepinefrin

Norepinefrin, uyarıcılık, dikkat ve duygusal tepkilerin düzenlenmesinde rol oynar. Yaratıcılık sürecinde, norepinefrin seviyelerindeki artışlar dikkat ve odaklanma üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir, bu da yaratıcı düşünme ve problem çözme becerilerini artırabilir.

Yaratıcılık İçin Analitik ve Sezgisel Düşünme Arasındaki İş Birliği

Yaratıcı düşünme, beyinde karmaşık bir işleyiş gerektiren çok yönlü bir süreçtir. Bu süreçte, fikir üretimi ve geliştirilmesi önemlidir ve beyinde farklı bölgelerin etkinleşmesi ile gerçekleşir. Yaratıcılık analitik ve sezgisel düşünme süreçlerinin bir kombinasyonunu gerektirir. Analitik düşünme problem çözme ve mantıksal düşünme becerilerini içerirken, sezgisel düşünme daha bağlamsal ve özgür bir yaklaşımı ifade eder.

Bu iki tür düşünme, yaratıcı süreçte birbirini tamamlar ve birlikte çalışır. Yaratıcılık beyindeki bilgi işleme yollarının esnek ve dinamik bir şekilde çalışmasını gerektirir. Farklı beyin bölgeleri arasındaki etkileşim ve bağlantılar, yeni fikirlerin ve çözümlerin ortaya çıkmasını sağlar. Bu bağlantılar, farklı deneyimler, bilgiler ve hatıralar arasında ilişkiler kurarak yaratıcı düşünmeyi teşvik eder.

Yaratıcılık ve Nöroplastisite

Yaratıcılık, beyindeki nöroplastisite süreciyle yakından ilişkilidir. Nöroplastisite, beyin hücrelerinin ve bağlantılarının esnekliğini ve değişkenliğini ifade eder. Yaratıcılığın gelişimi, bu esneklik ve değişkenlik sayesinde mümkün olur.

Yaratıcılığın yaşla değişimi nöroplastisite ile ilişkilidir. Yaş ilerledikçe, beyindeki nöroplastisite genellikle azalır. Ancak, yaşlanma sürecinde bile, uygun uyarıcılar ve pratik yoluyla beyindeki nöroplastisiteyi desteklemek mümkündür. Bu, yaşla birlikte yaratıcılık yeteneğinin azalabileceği fikrini zorlar ve yaşlı bireylerin de yaratıcı olabileceğini gösterir. Yaratıcılığı teşvik etmek için beyindeki nöroplastisiteyi desteklemek önemlidir, çünkü bu, yeni fikirlerin ve çözümlerin geliştirilmesini sağlar ve yaratıcı potansiyeli artırır10.

Yaratıcılık ve Öğrenme

Öğrenme, yeni deneyimler ve beceriler edinme sürecidir. Yeni bilgiler öğrenildikçe, beyinde yeni sinir bağlantıları oluşur. Yaratıcılık da benzer bir süreçtir; yeni fikirlerin ve çözümlerin oluşturulması, beyindeki sinirsel ağların yeniden yapılandırılmasını gerektirir. Bu nedenle, öğrenme ve yaratıcılık arasında yakın bir ilişki vardır10.

Yaratıcılık ve Psikopatoloji

Yaratıcılık ile psikopatoloji arasındaki ilişki oldukça ilgi çeken bir konudur ve bir o kadar da karmaşıktır. Literatürde yüksek yaratıcılığa sahip bireylerde bazı ruhsal bozuklukların daha sık görüldüğü belirtilmektedir11. Özellikle, bipolar bozukluk ve şizofreni gibi belirli bozuklukların yaratıcılıkla ilişkisi incelenmiştir.

Bipolar bozukluk, duygulanım dalgalanmaları ile karakterize edilen bir bozukluktur. Manik dönemlerde yüksek enerji ve hızlı düşünme gibi belirtilerle birlikte yaratıcılığın arttığı ve üretkenliğin arttığı durumlar sıkça görülür. Ancak, depresif dönemlerde yaratıcılık genellikle azalır12.

Şizofrenide gerçeklik algısı bozulup düşünce süreçleri etkilenir. Bazı araştırmalar, şizofreninin yaratıcı düşünme alanında bazı avantajlara sahip olabileceğini öne sürmektedir13.

Kapatırken

Yaratıcı düşünce, sinirbilimsel açıdan incelendiğinde, beyindeki karmaşık bir işleyişin ürünü olarak görülür. Araştırmalar, yaratıcılığın Varsayılan Mod Ağı (DMN) ve Yönetici Kontrol Ağı (ECN) gibi beyin ağları arasındaki etkileşime dayandığını göstermektedir. Ayrıca, Belirginlik Ağı (SN) da yardımcı bir rol üstlenmektedir. DMN, yeni fikirlerin üretilmesi ve bağlantıların kurulmasında önemli bir rol oynarken, ECN ise bu fikirlerin değerlendirilmesi ve düzenlenmesinde etkilidir.

Öte yandan, yaratıcılık ve nöroplastisite arasındaki ilişki de göz önünde bulundurulmalıdır; çünkü beyindeki esneklik ve değişkenlik, yeni fikirlerin ve çözümlerin ortaya çıkmasını sağlar. Sonuç olarak, yaratıcı beyin, farklı ağların uyumlu bir şekilde çalışmasıyla yaratıcı düşünceyi destekler ve bu süreç hem yaratıcılığın anlaşılmasında hem de yaratıcılığı teşvik etme çabalarında önemli bir role sahiptir.

Kaynakça

  1. Walia, C. (2019). A Dynamic Definition of Creativity. Creativity Research Journal, 31(3), 237–247. https://doi.org/10.1080/10400419.2019.1641787
  2. Beaty R. E. (2020). The Creative Brain. Cerebrum : the Dana forum on brain science, 2020, cer-02-20.
  3. Csikszentmihalyi, M. (1997). Creativity: Flow and the psychology of discovery and invention. HarperCollins Publishers.
  4. Lehrer, J. (2012). Imagine: How creativity works. Houghton Mifflin Harcourt.
  5. Abraham, A. (2018). The neuroscience of creativity. Cambridge University Press. https://doi.org/10.1017/9781316816981
  6. Simonton D. K. (2012). Quantifying creativity: can measures span the spectrum?. Dialogues in clinical neuroscience, 14(1), 100–104. https://doi.org/10.31887/DCNS.2012.14.1/dsimonton
  7. Shofty, B., Gonen, T., Bergmann, E. et al. The default network is causally linked to creative thinking. Mol Psychiatry 27, 1848–1854 (2022). https://doi.org/10.1038/s41380-021-01403-8
  8. Beaty, R. E., Benedek, M., Kaufman, S. B., & Silvia, P. J. (2015). Default and Executive Network Coupling Supports Creative Idea Production. Scientific reports, 5, 10964. https://doi.org/10.1038/srep1096
  9. Kenneth M. Heilman, Possible Brain Mechanisms of Creativity, Archives of Clinical Neuropsychology, Volume 31, Issue 4, June 2016, Pages 285–296, https://doi.org/10.1093/arclin/acw009
  10. Ludvik, M. J. B. (Ed.). (2023). The neuroscience of learning and development: Enhancing creativity, compassion, critical thinking, and peace in higher education. Taylor & Francis.
  11. Pavitra, K. S., Chandrashekar, C. R., & Choudhury, P. (2007). Creativity and mental health: A profile of writers and musicians. Indian journal of psychiatry, 49(1), 34–43. https://doi.org/10.4103/0019-5545.31516
  12. Cruz, T. N. D., Camelo, E. V., Nardi, A. E., & Cheniaux, E. (2022). Creativity in bipolar disorder: a systematic review. Trends in psychiatry and psychotherapy, 44, e20210196. https://doi.org/10.47626/2237-6089-2021-0196
  13. Kaufman, S. B., & Paul, E. S. (2014). Creativity and schizophrenia spectrum disorders across the arts and sciences. Frontiers in psychology, 5, 1145.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Başlayın